Governor's Illness ( BL ) Novel

Bölüm 92

Yansıma Yapan Ürkek Kuğu

.....

Desenli pencerenin önünden bir gölge geçti. Xiahou Lian şok olmuştu ve Shen Jue ile konuşacak zamanı yoktu. Doğrudan Shen Jue'nun üzerinden atladı ve divanın yan tarafına geçerek koridora atladı. Kişinin figürü hemen ilerideydi, bu yüzden Xiahou Lian doğrudan ona doğru koştu. Arkadan, astları yetişirken uzaktan bağırdılar. Xiahou Lian, dolambaçlı koridorlardan geçen gölgeyi takip ederken dişlerini sıktı.

Suikastçı araziye çok aşina görünmüyordu, bu yüzden Xiahou Lian kestirme yollardan giderek yavaş yavaş yetişti. Havada, sanki kafasını delip geçen keskin bir ses duyuldu. Xiahou Lian çevik bir hareketle yana doğru eğilip sıyrıldı ve yaylı tüfekten çıkan ok burnunun ucunu sıyırıp geçerek arkasındaki astının yere düşmesine neden oldu. Xiahou Lian'ın gözlerinde acımasızlık parladı ve yakından kovalamaya devam etti. İkisi arasında, biri önde biri arkadaydı ve sadece art görüntüleri görülebiliyordu.

Suikastçı bir köşeyi döndü ve Xiahou Lian onu yakından takip etti. Üç dönüşten sonra, dolambaçlı koridorun sonunda süslü bir kapı vardı. Suikastçı eşikten atladı ve sola döndü. Xiahou Lian tereddüt etmedi; koridordan dışarı atlayıp duvara adımını atarken bir eliyle parmaklığı tuttu. Ardından, iki eliyle duvara kuvvetlice tutundu ve tüm vücudu bir kırlangıç gibi duvarı geçerek yere sabit bir şekilde indi. Dönerek doğrudan suikastçıyla yüzleşti.

Suikastçı yesa cübbesi giyiyor ve kendini bir ast olarak gizliyordu. Xiahou Lian hemen yanına gitmek istedi ama ancak belini yokladığında kılıcını Shen Jue'nun evinde bıraktığını ve getirmeyi unuttuğunu fark etti. Ancak, suikastçı belinin arkasındaki arbalet mekanizmasını çıkarıp arka arkaya üç ok attığı için bunu düşünecek zamanı yoktu. Xiahou Lian çevredeki duvarın üzerine çıktı ve havaya sıçradı. Okların hepsi ıskaladı ve gri duvarı eğik bir şekilde deldi. Yere iner inmez Xiahou Lian çekmek için uzandı ve demir bir ok avucuna düştü, buz gibi soğukluğu avucuna yayıldı.

"Savaşmak mı, teslim olmak mı?" Xiahou Lian soğuk oku yavaşça kavradı.

"Sen sadece kırık bir oksun, beni bıçaklayarak öldürebilir misin?" diye umursamazca alay etti suikastçı.

İkisi aynı anda hareket etti! Suikastçı uzun kılıcını çekti ve bir kasırga gibi yuvarlak darbeler savurarak ona saldırdı. Ancak, tüm darbeleri Xiahou Lian tarafından engellendi. Kılıç ve rafine demir ok sapı çarpışarak yüksek ve güçlü sesler çıkardı. İkisi el ele ve yüz yüze dövüşürken, uzun kılıç demir oka sürtündü. Bıçakların buluştuğu yerden parlak kıvılcımlar uçuşuyor, insanın dişlerini sızlatan bir ses yayılıyordu.

Uzaktan, astlarının ayak sesleri geliyordu. Suikastçı aniden anladı; bu adam zaman kazanmak için oyalanıyordu!

Lanet okudu ve geri çekilmede başı çekti. Bir eli hâlâ kılıcını tutarken, sol eli belinin arkasından yay mekanizmasını çıkardı. Xiahou Lian eğildi ve okundan kaçındı. Elindeki demir ok soğuk bir ışıkla parladı ve sol eline doğru saplandı. Suikastçının tepkisi çok hızlıydı ve bileğinin bir hareketiyle arbalet oku engelledi. İkisi bir kez daha karşı karşıyaydı ve birbirlerinin davul gibi kalp atışlarını duyabiliyorlardı.

"Kardeşim, dövüş sanatları dünyasında dolaşmak hiç kimse için kolay değil. Beni biraz rahat bırak, tamam mı?" diye merhamet diledi suikastçı.

Xiahou Lian dudak büktü ve reddetmek istedi. Bakışları aşağı doğru kaydı ve birden suikastçının elindeki arbalet mekanizmasını net bir şekilde gördü. Siyah demir arbalet gövdesi kasvetli ve soğuk bir ışıkla parlıyordu ve altında karmaşık desenler oyulmuştu. Bunun altında, küçük mühür yazısıyla oyulmuş iki karakter vardı--"Jinghong."