Governor's Illness ( BL ) Novel

Bölüm 118

Akan Enine Dalgalar (Hengbo)

.......

Gözlerinin önündeki adam Xiahou Lian'ın izlenimindekinden tamamen farklıydı. Önceki ürkek ve korkak genç adam çoktan vahşi bir suikastçıya dönüşmüştü, her kaş çatışı ve gülümsemesi soğuk bir öldürme niyeti içeriyordu. Xiahou Lian'ın yüreği ağzına geldi ama onu daha da endişelendiren şey Shen Jue'ydu. Sarayda olmadığını söyleyerek ne demek istemişti? Eğer Shen Jue sarayda değilse, nerede olabilirdi?

Shu Qing gökyüzüne bakarken çenesini tuttu ve gülümsedi. "Ah, saat çoktan akşamın yedisi oldu. Bu kez Garan başkent ve çevresindeki tüm suikastçıları ve casusları topladı ve ben hariç Sekiz Lejyon dışarı çıktı. Kılıcı tutan kişi Garan'ın en güçlü suikastçısı Garuda. Söylesene, valin ne kadar dayanabilir?"

Garan elinden geleni mi yapıyordu? Xiahou Lian yumruklarını sıktı. Bir suikastçıyı eğitmek söylemesi yapmaktan daha kolaydı ve Garan'ın tüm seçkinlerini ortadan kaldırması açıkça cana karşılık can almaktı. Ancak Shen Jue öldürüldüğü sürece, Doğu Bürosu'nun yerine geçecek kimse olmayacak ve kazanan Garan olacaktı.

"Ne istiyorsun?" Xiahou Lian dişlerini sıkarak, "Söyle ve sonra bana söyle, vali nerede?" dedi.

"Ne mi istiyorum?" Shu Qing kıkırdadı ve aniden başını kaldırdı, gözlerinde öldürme niyeti görülüyordu. "Ölmeni istiyorum, Shige!"

Bir anda kılıcının ışığı aniden yükseldi ve Hengbo'nun ışıltılı bıçağı kafa kafaya geldi. Xiahou Lian başını eğerek darbeden kurtuldu ve Lian Xiang, Miaozhen ve A-Chu'yu yan tarafa saklanmaları için çekti. Süvariler avlunun dışına fırladı ve Shu Qing'i hedef alarak arbaletlerini kurdular, ancak ikisi durmadan hareket ettiği için içeri giremediler.

Darbeyi ıskaladıktan sonra Shu Qing duraksamadı ve dikey olarak kesmek için arkasını döndü. "Shige, son nefesinle daha ne kadar oyalanacaksın? Neden hâlâ ölmüyorsun!"

"Shu Qing, sen deli misin?!" Xiahou Lian küfretti, "Sen iltica etmedin mi, neden Garan'a döndün!"

"Asıl deli olan sensin!" Shu Qing o kadar öfkeliydi ki gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. "Evet, iltica ettim ama ne yazık ki senin kadar iyi saklanamadım, Shige, yakalandım ve geri götürüldüm!" Kıyafetlerini yırtarak açtı ve üzerinde sayısız kırbaç yarası bulunan göğsünü ve omuzlarını ortaya çıkardı. "Bak, seksen bir kırbaç yedim ama yine de ölmedim. Ancak Garan'a döndüğümde Shi Xin'i öldürdüğünü ve hatta panzehiri ele geçirdiğini öğrendim. Benim güzel Shige'm, sen dışarıda mutlu ve kaygısızken, bizim dağ tapınağında ölümü beklediğimizi biliyor musun!"

"Ben..." Xiahou Lian kendini savunmak istedi ama Shu Qing ona bir darbe daha savurdu.

Kılıcın delici soğuk ışığının ortasında Shu Qing'in gülümsemesi bir hayaletinki kadar vahşiydi. "Shige, Temmuz Ortası etkisini gösterdiğinde ne kadar acı verici olduğunu biliyor musun,  önce Buda heykellerinin altına uzandık ve ellerimizden ve ayaklarımızdan başlayarak vücudumuz santim santim uyuştu. Başrahip gitmişti, bu yüzden bize ilaç verecek kimse yoktu. İlaç aramak için Kara Yüzlü Buda'ya girdik ama ilaç mağarası senin tarafından çoktan yakılmıştı! Bizim için tek bir panzehir bile bırakmadınız!"

"Shu Qing, dur!" diye bağırdı Xiahou Lian.

Shu Qing durmadı ve tekrar ileri atıldı. "Defalarca kardeşin olduğumuzu söyledin ama lanet olası annenin intikamını almak için bizim hayatlarımızı hiç düşünmedin!"