44.BÖLÜM

906 108 160
                                    






Selin'den


Pastaneden çıkıp yavaş yavaş el ele Çeşme kalesine doğru ilerliyoruz.O kocaman profiterol kasesi ve biraz da sakızlı muhallebi sonrası bu yürüyüş çok iyi geliyor doğrusu.

Eğer onca tatlının üzerine bir de o sakızlı kurabiyeleri yeseydim,Aliş'in dediği gibi günü hastanede tamamlayıp üzülebilirdik sanırım.

15-20 dakika süren huzurlu ama sessiz bir yolculuk sonrası Çeşme kalesine ulaşıyoruz.

Kalenin içine girdiğimizde Aliş'in ilk işi kaleyi tanıtan küçük bir kitapçık almak oluyor her zaman olduğu gibi.Ben de Aliş'in kitapçığı eline alıp incelemeye başlamasıyla,

"Evettt Mavi,kale hakkında neler anlatıyor kitapçık?"

diye sorarak sessizliği bozuyorum.Aliş sorum üzerine kitapçığa şöyle bir göz gezdiriyor ve

"Kitapta yazılanlara bakılırsa,kale 1508 yılında inşa edilmiş güzelim."

diyerek anlatmaya başlıyor.

"Peki kimin döneminde inşa edilmiş Aliş?" dediğimde,

Ali'nin cevabı

"2.Beyazıt döneminde aşkım."oluyor.

Yine Mavi'nin kitapçıktan okuduklarına göre,kale kapısının önünde yer alan heykel Kaptan-ı Derya Hasan Paşa'ya ait.

"Kalenin yapısı nasıl Selin?"

diye sorarsanız,oldukça gösterişli olduğunu söyleyebilirim size.Ayrıca panoramik olarak bütün Çeşme'yi ayaklarınızın altına seren harika bir manzaraya sahip olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.

Kalenin içinde bulunan Çeşme müzesine girdiğimizde Ali hemen

"Bu müze 1965 yılında,Topkapı Saray'ından gelen silahların sergilenmesi amacıyla açılmış Selin'cim."

diyerek sözlerine kaldığı yerden devam ediyor.

"Peki,şimdi sergilenen eserler nereden gelmiş?"

diye sorduğumda ise

"Bu yakınlarda yer alan Erythrai antik kentinden getirilmiş güzelim."

diyerek cevaplıyor sorumu.

Bu kez de dayanamayıp

"Çok güzel parçalar var Mavi.Acaba hazır gelmişken o sözünü ettiğin antik kenti de mi gezsek?"

diyorum sesimdeki heyecanı gizlemeye gerek duymadan.

"Ama söz ettiğimiz antik kent buraya yaklaşık 22-26 km. uzaklığında güzelim.Şimdi daha fazla yorulmayalım olur mu?Bir dahaki gelişimizde gezeriz söz."

diyor gülümseyerek.

"Peki öyle olsun düşünceli babamız."

diyip yanağına bir öpücük konduruyorum hemen.Öpücüğümle yüzündeki gülümseme genişliyor ve

"Yorulduysan bir çay bahçesine oturalım mı canım?"

diye soruyor.

"Yok,yok yorgun değilim Mavi.Çarşıya doğru yürümeye devam edebiliriz."

diye cevaplıyorum sorusunu.

"Peki öyleyse Gamzeli Güzel."

diyor ve yola koyuluyoruz.


ARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin