...Her sır bir gün ortaya çıkmak için odaların içinde bekler.
Kalbimde bir yara vardı, adı anneydi. Bedenimde izler vardı sahibi babamdı.
Anneme dair tek bir şey bile duymamıştım bu yaşıma kadar, saç rengini, gülüşünü, yüzüne dair tek bir şey bile bilmiyordum. Bir fotoğrafı bile yoktu. Anneme mi benziyordum? Ya da abim anneme mi benziyordu? Annemin ailesi hakkında da hiç bir şey bilmiyordum. Sorularıma yanıt verecek biri yoktu çevremde. Annemin geçmişi öylece tozlu sayfalara karışmıştı.
Ayla Gündoğdu...
Yaralar almış, yine de benden vazgeçmemişti. Hiç intihar etmeyi düşünmemiştim çünkü annem bana canını vermişti, benim canım annemin emanetiydi... Annem öldükten sonra babam evde onunla ilgili ne varsa yakmıştı zanlımca, evi ne kadar ararsam arayayım anneme dair tek bir şey bile bulamamıştım.
Dudaklarımı ıslatıp Mehmet denen adama döndüm, "Annemle ilgili ne biliyor olabilirsiniz?" diye sordum koltukta rahatsızca kıpırdanarak.
Evime onun gibi birini almak ne kadar doğruydu?
Uzay gelse kesinlikle bir olay çıkacaktı.
"Sen bizim kanımızı taşıyorsun." dediğinde saç diplerim uyuştu, beynim söylediklerini algılamaya çalıştı.
Sen bizim kanımızı taşıyorsun...
"Ben..." dudaklarımdan zar zor bir kaç harf döküldü. Kafam oldukça karışmıştı.
"Sen Ayla'nın kızısın. Ayla benim..." durup titrek bir nefes aldı. "Kız kardeşim."
Ayla'nın kızısın...
Ayla benim kız kardeşim...
Beynimde depremler olmaya başladı, üst üste dizdiğim her şey bir anda yerle bir oldu. Bağrıma ateşler doldu. Bir şey diyemediğimi fark etmiş olacak ki, konuşmaya devam etti: "Biliyorum kafan çok karışık, nerden çıktı tüm bunlar? diye soruyorsun tüm sorularının cevabını sana vereceğim."
Elim benden bağımsız havaya kalktı, "Bana bir kaç dakika verin lütfen." dedim ve hızlanan soluklarımı dizginlemeye çalıştım.
Annem vardı, kimsesi yoktu... Lisede babamı sevmiş, erken yaşta evlenmişti. Ailesinin durumu iyiydi. Zorluklar çekmiş, yine de beni dünyaya getirmişti... Sonrada ölmüştü...
Bildiklerimi beynim de sıraya dizdim.
Annem, Onur'un halasıydı.
Annem bu adamın öz kardeşi miydi?
Gözlerimi bir kaç kez açıp kapattım, "Yalan söylemediğini nereden bileceğim?" diye sordum titrek sesimle.
Parmaklarını ovuşturarak konuşmaya başladı, beyazlamış sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı, saçlarının ön kısmı dökülmüş, ışık çarptıkça parlıyordu.
"Annen yani Ayla, benim kız kardeşim. Lisedeyken. Daha hiç bir şey bilmeden senin puşt babanla evlendi," lafını devam ettirmeden böldüm. "O adam benim babam değil!" hiddetli bağırtımla adamın gözleri iri iri açıldı. "Her şeyi anlatmama izin verecek misin?" diye sordu sakin bir ses tonuyla.
Gözlerimi kapattım ve bir süre kapalı tutup geri açtım, "Uzay her an gelebilir, sizi burada görmesi işime gelir ama Tolunay'ın sizinle kafasını meşgul edip kendini yormasını istemem. Hızlı anlatın lütfen." uzun ve resmi bir açıklamadan sonra kafasını yavaş yavaş salladı.
"Annene benziyorsun. O da senin gibiydi." gözleri dolu dolu olmuştu, 'Annene benziyorsun.' deyince yutkunmadan edemedim. "İnatçı, güçlü... Sesi çok çıkardı ama baban sesini öyle bir kesti ki can çekişirken ki hırıltısını bile duyamadık." Cevap vermemi ister gibi yüzüme baktı, çenem korkudan ve belli belirsiz bir heyecandan titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...