***
...İzmir bir prensestir, bazen bir sevgiIi veya eş, bazen kız kardeştir, bazen de küçük bir kız çocuğu.
- Victor Hugo
İzmir gibiyim artık güImeyi AIsancak'ta bıraktım. Aşkı Bornova'da Asansör kadar yorgun, Agora kadar yıkık, Eşrefpaşa kadar beIaIı, Basmane kadar vedaIara aIışık, KemaraItı kadar kaIabaIık YaIı kadar cefakar. İzmir gibiyim yani uzaktan ışıI ışıI. Ama asIında yorgun ve her şeye rağmen Saat KuIe'si gibi dimdik ayakta.
İzmir böyle bir yerdir işte. Her yeri anılarla doludur. Her yeri ayrı bir şey anlatırdı.
Rüzgarı bile alır götürürdü insanı.
İzmir...
Doğduğum ve ölüme terk edildiğim şehir...
"Geldik." dedi Tolunay moralsiz bir sesle.
"Tolunay..." diye mırıldandım.
"Gece şimdi konuşmayalım." dedi, kafamı salladım. Arabanın canımı indirdim ve rüzgarı içime çektim. Kokusu bile değişmemişti. İstemsizce gözlerim doldu. Bu kokuyu duyunca eski zamanlara gittim.
Kulağımda kulaklık, en sevdiğim sanatçının sesi kulağımda, güneş tepede insanları yakıp kavuruyor. Yine düşüncelere dalmış yürüyorum, yanımdan insanlar geçiyor... Aldırmıyorum... Ruhum bedenimde can çekişiyor, haykırışlarını duyuramıyorum.
Ne demiş Yılmaz Özdil, Türkiye'den sıkıIdığımda İzmir'e giderim ben.
"İstanbul'u unuttun bakıyorum da." dedi Tolunay gülerken.
"Unuttum." dedim gülümserken. "Her şeyi unuttum derken bile İzmir'i hatırlarım ben." Sesinde apaçık bir hayranlık vardı.
Tolunay 'Vay be!' der gibi kafasını salladı.
Etrafa hayranlıkla baktım. "Mezara gittikten sonra İzmir'i gezelim mi?" diye sordum.
"Tamam." dedi kısaca.
Ben geldim İzmir. Sen beni kovmuştun ama ben yine geri geldim. Senden kaçtım ama yine sana geldim... Seni özledim İzmir... Güneşini... Havanı... Ruhunu özledim... Özgürlüğünü ilan etmiş kuşlarının gökyüzünde süzülmesini özledim. Rüzgar'ının beni bir anne gibi sarmasını özledim.
Deniz'inin özledim...
Gece'n seni özledi İzmir...
***
"İlerden sola dön." dedim Tolunay'a.
Anneme gelmiştik. Üç sokak aşağısı abim ve babamın eviydi. Üç sokak aşağısı benim geçmişimdi. Ölümümdü.
Tolunay arabayı mezarlığın girişine park etti, "Hazır mısın?" diye sordu.
"Onu özledim." Konuşurken bile özlemle iç çekiyordum.
Kalbim heyecandan küt küt atıyordu. Elim ayağım birbirine karışmıştı.
"Eskisi gibi gideceksin ve göreceksin." dedi tane tane.
Ona baktım ve kafamı iki yana salladı, "Eski Gece olarak gitmeyeceğim Tolunay, yepyeni bir Gece olarak gideceğim." dedim gözlerim dolu dolu olurken.
"Tamam, yepyeni Gece'nin yanında bir adam var. Beni annenle tanıştırır mısın ufaklık?" diye sordu gülümserken.
Dişlerimle dudaklarımı dişlerken kafamı salladım, "Tanıştırırım." dedim titrek dudaklarımla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...