Hayat bazen karşımıza öyle fırsatlar çıkartır ki şaşırıp kalırız. Geçmişe dönüp baktığımızda yeni gelen fırsatların ne kadar imkansız oluğunu fark ederiz.
Bende de öyle olmuştu. Bu yaşanılanlar... Tolunay... Evim... Karnımda atan küçücük kalp... Her şey rüya gibiydi. Hiç uyanmak istemeyeceğim bir rüya...
Gözlerimi daldığı noktadan çekip doktorun isminin olduğu noktaya baktım. Profesör Doktor Öykü Algül. Bugün bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik. Kalbim boğazımda atıyordu sanki. Yanımda bacağını oynatan Tolunay'ın bacağını elimle durdurdum. "Lütfen sakin olur musun?" Dudaklarını bastırıp bakışlarını bana çevirip derin bir nefes aldı. "Sakinim ben." Elimle yanağını okşadığım sırada Uzay'ın sesini koridorun sonundan duydum.
"Kız olacak kız! Geçen falımda çıktı."
Tolunay kafasını bıkkınlıkla geriye atıp derin bir nefes çekti. "Bir falcılara düşmediği kalmıştı, o da oldu."
Uzay son zamanlarda neye saracağını şaşırmış yediden yetmişe tüm fal çeşitlerine kafayı ciddi anlamda takmıştı.
Uzay yanımıza vardığında Tolunay'a bakıp, "Kardeşim bakın kahve falımın en dibinde görüldü amcasının ballısı. Falcı kadın dedi ki böyle küçük bir kız çocuğu gelecek diye."
Tolunay ayağa kalkıp Uzay'ın omuzuna dokundu, "Bazen acaba mimar değil de falcı mı olsaydın diye düşünüyorum ve lütfen şu kahve falı sevdandan vazgeç! Kendin içiyorsun yetmiyor çalışanları da kendine alet ediyorsun."
Uzay yapmacık bir şekilde kaşlarını çattı ve bana dönüp, "Boşanmak için hiç geç bir zaman değil bence-" lafını tamamlayamadan Tolunay Uzay'ın kafasına vurup onu susturdu.
En sonunda dayanamayıp ayağa kalktım ve ikisine bakıp, "Bakın lütfen rica ediyorum zaten stresliyim bir de siz germeyin beni."
Aynı anda ikisi de dudaklarına görünmez bir fermuar çektiler.
Çok geçmeden doktorun odasından ellerinde kağıtlarla asistan çıktı, "Gece Işık?"
Koltuktaki çantamı ve deri ceketimi alıp, "Buradayım!" deyip içeri girdim.
Sedyeye uzandığımda Tolunay hemen başımın ucuna geldi. Uzay bir anda doktora, "Kesin kız olacak ben biliyorum."
Öykü Hanım eldivenlerini giyerken gülümseyerek Uzay'a baktı, "Neden bu kadar eminsiniz?"
Uzay omuzunu silkti. "Falcım söyledi."
Tolunay sinirle bir nefes alıp doktora döndü, "Siz bu zevzeğe bakmayın lütfen."
Öykü hanım kafasını iki yana sallayıp açtığım karnıma jeli döküp elindeki aletle jeli yaydıktan sonra orta boy ekrana odaklandı. Yüreğim ağzımda atıyordu sanki!
Çok geçmeden doktor konuştu, "Bebeğin sağlığı çok iyi. Veeee..." hepimiz nefesimizi tutmuş doktoru dinliyorduk. "Kız!"
Odada şaşkınlığımızın yansıması olarak derin bir sessizlik yaşandı. Tolunay'ın saçlarımı okşayan elleri durdu. "Kız mı?" diye fısıldadı gözleri dolu dolu olurken.
Doktor gülümseyerek başını salladı.
Tolunay saç diplerime derin bir öpücük kondurduğu sırada Öykü hanım ultrason görüntülerini elime vermişti. Sanki o an her şeyi unutmuştum. Kız... Benim kızım...
"Ben demiştim."
Uzay'ın sesi bu duygu dolu anı bölmüştü gözlerim dolu dolu ona güldüm ve kafamı Tolunay'a çevirdim. "Kızımız..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...