26.BÖLÜM: "CEHENNEM ATEŞİ"

1.3K 120 230
                                    

...Cehennem, ateşini insanlara olan öfkesinden alır.

Şans vermek.

Şans verilen taraf olmamıştık hiç bir zaman. 

Son bir şans istemiştik onlardan. Ama nafileydi yalvarışlarımız. 

Vermediler bize bir şans. 

Hayatta bana öyle davranmıştı, bir şans vermeyi reddetmişti. 

Annemin olmayışı benim en büyük şanssızlığımdı. 

Ama Tolunay vardı. 

Bazen her şeyi unutturuyordu bana. Kendi varlığımdan bile bihaber oluyordum sayesinde. Hayat bana şans vermemişti ama ben Tolunay'a verecektim, çünkü nefes almam için bir şans vermişti bana.

Derin bir nefes aldım ve deniz havasını içime çektim. Sakin olmaya çalışıyordum, Tolunay ile beraber bir banka oturmuştuk ve onun anlatmak için kendini toplamasını beklerken bende derin derin nefesler alıp  sakinleşmeye çalışıyordum.

"Anlat." dedim mesafeli bir sesle.  İleriye bakan kafasını bana çevirdi."Seni bu oyunun içine dahil etmemem gerekiyordu biliyorum ama yapmam gerekiyordu." diye başladı sözlerine. Kafamı salladım. 

Nefesim düzensizdi ve kalbim her an kriz geçirebilirdi. 

"Şuan üzerinde dinleme cihazı ve yerini tespit etmek için bir cip var." diye açıklamada bulundu. 

Şaşkınlıkla yüzüne baktım, "Ne? Anlamıyorum." şaşkınlığım sesimden okunuyordu. 

"Anlatacağım." dedi ve şok olduğum sözlerine başladı, "Uygur Yıldızhan yaşıyor olabilir..." diye başladığında sözünü  böldüm. 

"O kişi kim?"

"Zaman yok, her şeyi sana daha sonra anlatacağım." diye net bir cevap verdi bana. 

Derin bir nefes aldım ve devam etmesini bekleri gibi yüzüne baktım. Göğsüm daralıyor nefes almak zor geliyordu. 

"Başımıza gelen her şey Yıldızhan'ın oyunu, Yıldızhan benim ilk öldürdüğüm adam," durdu ve lafını toparlamaya çalıştı. "Yani öldürdüğümü sanıyordum.Ama yaşıyor çok yüksek bir ihtimalle." dedi ve tepkimi bekler gibi yüzüme baktı. "Onur ile iş birliği içinde olabilirler..." diye devam etti.

"Ya olmazlarsa?" diye sordum şüpheyle. "Eğer yanılırsan, Onur beni alır ve seni daha göremem!" Sesim yankı yaparak kulağıma ulaştı.

"Sence ben o kadar salak mıyım?" diye sordu yüksek sesiyle beraber. 

Sorusunu yanıtsız bıraktım.

"Üzerinde dinleme cihazı ve cip var..." diye tekrarladı sözlerini, şaşkınlığımı dile getirmek için ağzımı açtığım sırada konuşmama izin vermeden devam etti, "Attığın her adımdan haberimiz olacak. Sen sadece sakin davran." dedi boş bir sesle.

Beynim olanları hala sindirememişti, Tolunay ellerimi elleri arasına aldı, "Bana güven Gece'm." 

Yaşlı gözlerimi Tolunay'a çevirdim, "Korkuyorum..." diye konuştum titrek sesimle beraber. Tolunay kollarıyla beni sıkıca sardı, "Korkma..." diye fısıldadı saç diplerime doğru. "Gerekirse ölürüm ama seni o piçlere bırakmam!" diyerek güven verdi. 

Sesi güven veriyordu ama canımı da yakıyordu.

Güven vermesine gerek yoktu. Ben ona zaten güveniyordum. 

Kafamı göğsüne sürttüm, bir süre öylece bekledik. Kokusunu derin derin içime çektim. Üzerime sinmiş miydi kokusu? Son kez derin bir nefes aldım ve Tolunay'dan ayrıldım, "Ne yapmam gerekiyor?" diye sordum birden gelen cesaretle. 

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin