...Geceleri uyumayan insanlar için geceler pek iyi geçmez. Ufaklık
Tolunay'ın omzunun üzerindeki kafamla Ay'a baktım, ışığını sanki daha çok üzerimize salmıştı. Güvendeydim. Daha tanıyalı bir gün bile olmamış adamın kollarında güvendeydim. Bedenim güvendeydi, Tolunay'ın kollarının arasında küçücük olmuştum. Aslında pekte umurumda değildi. Tolunay'ın nefesi ensemde kendini hissettiriyordu, soğumuş burnunun ucu ensemi yakıyordu. Bana yetişmek için eğilmişti. "Üşüdün mü?" kafamı olumlu anlamda salladım. Aslında üşümemiştim aksine çok ısınmıştım.
Ellerini belimden çekti, bende kollarımı boynundan çektim. Yüzüm kızarmıştı. "Ağlama Ufaklık, hem seni nereden bulacak değil mi?" Akan göz yaşlarıma aldırmadan burukça gülümsedim. "Okul işini ben halledeceğim, sen sadece derslerini çalışıp mühendis olacaksın ve benim şirketimde işe başlayacaksın anlaştık mı ufaklık." Gülümsemem yüzümde büyüdü "Çok teşekkür ederim Tolunay." avucunun içini anlına vurdu.
"Senin şu teşekkür etmelerini bir yere yazıyorum bir gün çok pis keseceğim cezanı." dişlerini göstermeden gülümsedi, dişlerini göstermedi ama gamzeleri tüm açıkları kapattı.
"Hadi içeriye geç daha fazla burada durma, hastalanmış bir ufaklık ile uğraşamayız." sesi bu sefer ciddi çıkmıştı.
"Tamam." dedim ve balkonun kapısına doğru yürümeye başladım, bir an arkamı döndüm sigarasını yakmış öylece denizi izlemeye başlamıştı.
Balkonun kapısından içeriye girdiğimde Ayda ve Uzay atışıyorlardı. Sessizce tekli koltuğa oturdum. Orta sehpanın bir ucunda Ayda bir ucunda Uzay ayakta duruyordu ve ikisi de ayaktaydı.
"Uzay salağı bak... Hanımefendiliğimi bozmuyorum ama gel beni gebert diyorsun yani." dedi sinirlendiği çok belli olan Ayda. Uzay'ın ise yüzünde aptal bir sırıtış vardı. "Ben mi diyorum?" dedi Uzay, işaret parmağı ile kendini göstererek. "Yok Uzay, abim diyor." dedi Ayda.
"Dıııt. Yanlış cevap küçük cadı abin silahı eline aldığında direkt sıkıyor." Ayda yüzünü buruşturdu "İğrençsin Uzay." dedi Ayda yüzünü buruşturarak.
"İğrenç senin anandır be! Sonuç olarak ben demiyorum sen diyorsun Ayda." dedi yüzündeki sırıtışı silmeden. Ayda elini beline koydu. "Ne diyormuşum ben?" diye meydan okudu. "Ne dediğin değil nasıl dediğin önemli." Ayda tek kaşını kaldırdı. "Nasıl diyormuşum?" Uzay'da elini Ayda gibi beline koydu. Bir an 'hanım hanım' demesini bekledim. "Dudaklarını büzerek millete beni öp düyorsun," dedi ve saçlarını dağıttı. "Bak kızım ben deliyim, belalıyım. Önce seni sonra onları öldürürü." dedi Uzay ciddi olmayan bir sinirle.
O sırada Tolunay'ın alaylı sesi kulağıma "Kim kimi öpüyor lan!" Uzay'ın karşısına dikildi. "Ben Gece'yi öpüyorum kanka." sesinde ki alay çok belli oluyordu. "Aferin sana Uzay akıllısı." dedi ve kendini koltuğa attı. Uzay'da karşısında ki koltuğa oturdu
"Tolunay, ihale işi ne olacak? Uzun bri süre var ama Onur kudurmuş it meydan da dolanacak. Planın ne?" Uzay'ın sesi çok ciddi çıkmıştı. Tolunay öne doğru geldi.
"Ufaklığın kaçtığı kişi Onur." dedi. Uzay ve Ayda'nın yüzü bir anda bana döndü. "O adam Onur mu?" diye sordu Uzay, kafamı salladım, Uzay ağzının içinde bir küfür savurdu.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Ayda.
"Yapacağımız şey belli." dedi Tolunay ve kız kardeşine döndü. "Sen küçük hanım iki hafta sonra New York'a geri döneceksin" Ayda'nın yüzü düştü ağzını açtığı sırada "İtiraz yok Ayda" dedi Tolunay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...