21.BÖLÜM "YAPRAK GİBİ"

1.5K 116 198
                                    


...İki sararmış, çürümeye yüz tutmuş yapraktık, farklı yerlere savrulmak yerine, birbirimize sarıldık ve beraber savrulduk...

Bana gülerek bakan Onur'a şok olmuş gibi baktım. Karşımdaydı. "Onur..." dudaklarımdan ismi döküldü. "Nasılsın Sidelya?" diye sordu sakin bir sesle.

"Senin ne işin var burada?" diye sordum yattığım yerde hafifçe doğrulmaya çalışırken. Karnıma bir bıçak saplanır gibi oldu yüzümü buruşturdum, Onur bana doğru bir adım atınca hemen doğrulmayı bıraktım, "Yaklaşma bana!" diye sinirle konuştum. İki elini havaya kaldırdı,

"Tamam yaklaşmıyorum, hareket etme." dedi ve uzakta duran koltuğa rahat bir şekilde oturdu. "Neden geldin buraya?" diye sordum sinirle karışık bir acıyla. "Geçerken uğramak istedim," dedi alayla gülümserken. "Tolunay seni öldürmeden def ol buradan..." dedim, dişlerimi sıkarken.

Çirkin kahkahası oda da yankılandı. "Birincisi Tolunay şuan çok meşgul, ikincisi seni ben vurmadım." dedi kendinden emin bir sesle. "An-Anlamadım?" diye sordum.

"Anlamazsın zaten." dedi ego yüklü bir sesle. "Bütün bu savaş senin yüzünden." dedi bana bakarak. "Kaçmasaydın, boyun eyseydin bunların hiç biri olmazdı Sidelya..." gözlerimin içine bakarak konuşmuştu. "Ne bekliyorsun? Tolunay seni mi seçecek? Çıkarları ile sen arasında kalsa seni mi seçecek?" kafasını alayla iki yana salladı, "Hayır çakma zakkum, Tolunay seni seçmeyecek. Bakarsın ilerde bir dosya için seni bana verir?" diye sordu.

Vermezdi.

Kafamı iki yana salladım, "Tolunay beni kimseye vermez." dedim meydan okuyan bir sesle. Alayla kafasını salladı ve oturduğu koltuktan ayağa kalktı, "Göreceğiz Sidelya..." dedi ve odadan ağır adımlarla çıktı.

Peşinden bir süre baktım.

"Kafamızı karıştırmasına izin verme..." diye fısıldadı iç sesim.

Derin bir nefes alıp göğsümü şişirdim.

Sakin ol Gece, kafanı karıştırmasına izin verme. Tolunay seni hiç bir çıkarı için kullanmaz.Kendi kendimi sakinleştirdikten sonra kafamı yastığa yatırdım ve cama çevirdim, biri odanın kapısını araladı, "Gece, müsait misin?" Ayda'nın sesi kulağıma doldu.

"Ayda kimseyi görmek istemiyorum, beni yalnız bırakır mısın?" diye bağırdım kapıya doğru, bu midemi zorlamış olacak ki karnımda ince bir sızı meydana geldi. "Nasıl istersen." dedi ve kapıyı kapattı.

Kafamı geri cama doğru çevirdim, gözümden bir damla yaş aktı ve çeneme doğru süzüldü. Onur'un dedikleri beynimde yankılanmaya başladı, "Çıkarları ve sen arasında kalsa seni mi seçecek? Hayır...." göz yaşıma bir yenisi daha eklendi, bir yenisi daha...

Yeni ölümden dönmüştüm...

Göz yaşlarım bir yağmur tanesi gibi akmaya başladı. Neden ağlıyordum? Bilmiyorum. Kimi istiyorum? Tolunay'ı.

Öylece ağladım... Belki saatlerce, belki dakikalarca, belki saniyelerce ama şunu biliyordum. Ağlamam kısa bir zaman dilimiydi ama bana bir asır gibi gelmişti.

Gözlerimi acı ile kapattım...

***

Birinin beni hafifçe kaldırması ile gözlerimi açtım. Kafam sert bir yere yaslandı, burnuma dolan kokudan kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin