Eğer az sonra ismi geçecek kişiler olmasaydı bende burada olamazdım.
Başta Mavi Gece kitabının yazarı Kiraz Kübra Berk'e teşekkür ederim. İyi ki Mavi Gece Ailesinin bir üyesi yaptın beni. İyi ki kollarınla sıkı sıkı sarmaladın.
Bir gün mutlaka sarılacağız seni seviyorum...
Kiraz Kübra Berk Ve Mavi Gece Ailesine ithafen...
***
...çünkü ay geceleri acı çekenler için umut ışığıdır.
Yalnızlık, kelimesinin dokuz harfinin arasına sıkışıp kalmıştım. Her harfi beni anlatıyordu. İçimde bir dünya kurmuştum, tek dostum o dünyadaki krallığın mensuplarıydı.
Ben Gece. Gece Gündoğdu.
Bedeninde babasının imzalarını taşıyan, sessiz ve yalnız bir kızım.
"Gece, neredesin lan!"
Bunu diyen tabii ki de hayallerimin katili babamdı. Biyoloji kitabımın kapağını kapattım ve sandalyemden kalkıp odanın kapısına doğru yavaş yavaş adımladım, derin bir nefes alıp kapıyı araladım.
"Buradayım." dedim, sesim yardıma muhtaç bir kedi yavrusunun sesinden farksız çıkmamıştı.
"Akşama hazırlık yap misafir gelecek." dedi üzerine ceketini giyerken. Nefesindeki alkol kokusunu alabiliyordum. Sadece kafamı sallamakla yetindim. Korkak adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Evimiz öyle çok büyük değildi, abimin ve benim ayrı odalarımız vardı babam ise gece gelip nereye sızarsa orada uyur kalırdı. Mutfağa geçtiğim sırada dış kapının kapanma sesi kulağıma doldu.
Babamın gitmesi üzerine rahat bir nefes aldım. O evdeyken boğazıma bir kelepçe takılıyordu sanki, nefes alamıyordum.
Siyah saçlarımı hızla tepemde bir topuz yaptım, üzerimdeki siyah hırkayı düzelttim.
Salonda ki içki şişelerini poşete doldurdum. Evi hızlıca süpürdüm. Eskisine nazaran daha toplu olmuştu. Mutfağa geri döndüm buzdolabının kapağını açtım dolapta sadece biraz peynir biraz zeytin vardı. Ayaklarımı yere sürte sürte odama geri geldim, telefonumdan abimi aradım, beşinci çalışta telefonu açtı.
"Evde yiyecek bir şey yok. Akşama misafir gelecekmiş. Ben markete gidiyorum." dedim, sesimde boş bir tını vardı, abim ile aram pek iyi değildi. Nasıl iyi olsun ki?
Abimle birbirimize yabancıydık. Ben onu görmezden gelirdim o da beni. Birbirimizle pek bir bağımız yoktu.
Babam beni annemin katili olmakla suçluyordu, abimde bu lafları duyarken sessiz kalıyordu. Bu da onun beni suçladığı anlamına geliyordu. Asıl katil onlardı benim hayallerimin, çocukluğumun katilleriydiler. Annem, doktorlar ne kadar ölüm riski var dese de annem beni doğurmak istemiş "Benim karanlığıma belki güneş olur." demiş ama babam o karanlığa güneş gibi doğmayayım diye ismimi 'Gece' koymuş. Adımı seviyordum. Her ne kadar bana annemi hatırlatsa da...
"Tamam. Odamda yatağımın yanındaki komodinin ilk çekmecesinde para olacak al." dedi. Cevap vermemi beklemeden telefonu yüzüme kapattı. Şimdi ne misafiri? On sekiz yıllık hayatımda bu eve bir kere bile misafir gelmemişti bu işte bir tuhaflık vardı.
Abimin odasına çok giren biri değildim, ayda bir temizlik yapmak için girerdim. Odasının kapısını açtım. İçerideki yoğun sigara kokusu genzimi yakmıştı. Elimle burnumu kapattım yatağının yanındaki kahverengi komodinin çekmecesinin açtım elli TL'yi kaptığım gibi odasından çıktım. Kendi odama gelip hemen siyah pantolonumu giyindim, üzerime de sadece siyah montumu geçirdim ve fermuarını boğazıma kadar çektim, ayağıma beyaz sporlarımı geçirdim. Evin kapısını kilitledikten sonra yola koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...