...Huzur sindirilmiş mutluluktur.
-Victor HugoHuzur...
Tanıyalı bir ay bile olmamış birinin yanında huzurlu olmam ne kadar doğruydu?
Birbirine yapışmış gözlerimi kırpıştırarak açtım.
Dün uyuduğum koltuğun üzerindeydim. Üzerimde aynı battaniye ve sıcak su torbaları .Su torbaları hala sıcaktı. Demek ki Tolunay gitmeden önce değiştirmişti. Kollarımı iki yana açarak esnedim. Bir süre boş tavana baktım .Belkide gece Tolunay ile uyumuştum...Yanaklarım ısınmıştı. Belkide ben uyuduktan sonra gitmişti? ya da Beraber uyumuştuk ve işi çıktığı için gitmişti. Elimle yüzümü kapattım.
Tolunay ilkti...
İlk sarıldığım,
İlk beraber uyuduğum,
İlk güvende hissettiğim yer,
İlk gözüm kapalı güvendiğim.
Evet.Bir gün her şey bitecekti...
Belki de ben gidecektim ya da Tolunay gidecekti...
Derin bir nefes alıp iç geçirdim ve ayaklarımı koltuktan sarkıttım.
İçeriye doğru bağırdım. "Tolunay! Evde misin?" ses gelmedi.
Orta sehpanın ucunda duran telefonuma, parmak uçlarımla uzandım ve elime aldım. Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Tuş kilidinden telefonu açtım, iki mesaj vardı, baş parmağım ile mesaja dokundum.
Kimden : Tolunay (12.19)
Uyandıysan mutfakta ilaçlar var, iç! Bugün Gökçe gelmeyecek. Ayda sana kıyafet getirecek, dün olanları bilmiyor sakın bir şey çaktırma. Akşam, Uzay ile beraber geleceğiz.
Kimden : Tolunay (12.21)
Ayda, sana çorba yapacak itiraz etme. Ne derse onu yap!
Kime: Tolunay (13.18)
Uyandım. Ayda'ya gerek yoktu.
Kimden: Tolunay (13.19)
Ona ben karar veririm ve bu saatte mi uyandın?!
Yazdığı mesaja hafifçe kıkırdadım.
Kime: Tolunay (13.20)
Evet yeni kalktım. İlaç içeceğim.
Kimden: Tolunay (13.20)
Ayda gelmeden içme.
Mesaja geri cevap vermeden telefonu sehpanın üzerine koydum. Ayağa kalktım ve ayaklarımı yere sürte sürte odama doğru yürümeye başladım.
Banyoya girince günlük ihtiyaçlarımı karşıladım. Aynada şakaklarıma baktım, silahın yuvarlak namlusunun izi çıkmıştı. Ben bunu Ayda'dan nasıl saklayacaktım? Ama saçlarım kapatıyordu çok sorun olmayacağını düşünüyordum. Derin bir nefes alıp iç geçirdim. Ellerimi kurulayacağım havluya uzandım, havlu takılı olduğu yerden yere düştü, havluyu almak için yere eğildim.
Eşofmanımın üstünden burnuma Tolunay'ın kokusu ile harmanlanmış kokum doldu. Bir anda put kesilmiş gibi kaldım. Eşofmanın bir ucunu burnuma yaklaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...