38.BÖLÜM: "MAZİDEN GELEN NEFRET"

1.2K 107 211
                                    

...Geçmişin geçmiş olması için zamanın geçmesi yetmez.

                                                                                  - Amin Maalouf

Yazar Anlatımıyla...

Bülent Işık...

Yeşil rengi gözlerinden akan zehri herkese bulaştırırdı. Onun da kendine göre haklı sebepleri vardı.

Tolunay ondan en sevdiğini almıştı...

Aslında her şey yıllar önce Tolunay'ın doğmasıyla başlamış, yaşamasıyla da devam etmişti. Ölmesiyle de bitecekti bu kargaşa. Belki de.

*

Yıllar Önce...

Bülent, oldukça saygılı, çalışkan ve hırslı genç bir adamdı. Yeşillerinin büyüsüne ela gözlü bir ceylan da kapılmıştı.

Pınar...

Onunda kanayan yarası Pınar'dı.

Bülent Işık, ilk aşkı Pınar'la evlenmiş, mutlu bir hayat sürüyordu.

Pınar onu mutlu edecek ilk ve son kadındı. Ceylan gibi bakışları vardı... Bülent'in aklını başından alıyordu...

Mutlulardı. Hem de çok...

Mutluluklarının beşinci ayında mutlu aile tablosuna bir bebeğin daha ekleneceğini öğrendiler. Işık ailesinde herkesin keyfi oldukça yerindeydi. İlk torun geliyordu.

Günler günlerin peşine düştü...

Bülent ve Pınar bir gün doktora gittiler. Doktor, eğer doğum olursa annenin öleceğini, bir an önce bebeği almaları gerektiğini söyledi. Pınar kalp hastasıydı. Bedeni bu kadar ağır bir durumu kaldıramazdı. 

Bülent'in dünyası başına yıkılmıştı...

Pınar kafasını iki yana salladı, "Bu bebeği doğurmak istiyorum." dedi inatçı bir sesle. Allah ona bir mucize vermişti. Onu kaybedemezdi.

Bülent sevdiği kadının ellerini tuttu. "Pınar yapma..." dedi ağlamaklı bir sesle. "Senin canından önemli değil..." diye ısrar etti.

Ama Pınar kararlıydı.

Bu bebeği doğuracaktı... Kendi canı pahasına.

"Bakın Pınar Hanım. Önceliğimizin sizin canınız." dedi kadın doktor.

Pınar, karnındaki daha belli bile olmamış bebeğini okşayan elini durdurdu, "Ne derseniz deyin. Ben bu bebeği doğuracağım!" dedi dişlerinin arasından.

Bülent Işık çaresizdi...

Pınar'ı inadından vazgeçiremeyeceğini biliyordu. O günden sonra aralarına metrelerce uzunlukta kalın bir duvar oluşmuştu.

Ne Pınar konuşuyordu ne de Bülent...

Işık ailesinde ki ilk torun sevinci bu haberden sonra sönmüş... Gitmişti.

Bülent sevdiği kadının bu haline dayanamıyordu. Günden güne gözünün önünde çöküp gidiyordu.

Bir gün Pınar balkonda karnındaki cinsiyetini yeni öğrendiği oğlunu okşarken Bülent ağır adımlarla balkona ağır adımlarla geldi. Genç kadın onu görünce istifini bozmadan gökyüzüne bakmaya devam etti.

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin