10.BÖLÜM: "YILDIZLAR TUTUŞABİLİR"

1.9K 153 360
                                    

...Korkularda yıldızlar gibidir hep oradadırlar; ama gün ışığı onları gizler.

Tolunay'ın dediği ile yerimde çivilendim. Aldığım nefes soluk borumdan tökezleye tökezleye ciğerlerime aktı. Elim ayağım buz kesmişti. Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Adamlar kapıya vurmayı bırakmışlardı. Yavaşça dış kapıya doğru yaklaştım ve kilidi yuvasında sessizce çevirdim. Ama sadece sessizce çevirdiğimi zannediyordum ,kapıdaki adamlar kapıya daha hızlı vurmaya başladılar. "Aç şu kapıyı!" diye dişlerinin arasından konuştular.

Tolunay'ın odasına hızlı adımlarla yürümeye başladım, kalbimin sesini kulaklarımda duyabiliyordum. Odanın ışığını açma gereği duymadan içeri girdim ,kapıyı kapattım ve kilitleyebildiğim kadar kilitledim .Sırtımı kapıya yaslayarak yere doğru kaydım ve oturdum.

Elimdeki telefonu kulağıma götürdüm. "Ufaklık ses ver!" diye bağırdı telefonun ucunda. Derin bir nefes aldım "To-Tolunay senin odandayım dış kapıyı kilitledim." dedim korku dolu bir sesle.

"Ufaklık sakin kal!" dedi. Korkmaya başlamıştım. "Şimdi sen kapat ben seni bir dakika sonra arayacağım." dedi. Tir tir titriyordum. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Kapıdaki adamlar ardı ardına kapıya yumruk atıyorlar ve zile basıyorlardı. "Tolunay..." dedim ağlamaklı bir sesle. Bir kaç saniye nefes aldım. "Acele et! Lütfen." dedim ve gözümden bir damla yaş aktı. "Ufaklık korkma. Ağlama da. Geleceğim ben sen emanetsin ve ben emanete ihanet etmem!" dedi ve telefonu kapattı.

Elimle boynumdaki Ay şekilli kolyemi avucuma hapsettim. Sıkı sıkı sardım.

Kapıya bir an daha güçlü vurdular. Yerimde titredim. Kalp atışlarım bir silahtan art arda çıkan kurşunlar gibi göğüs kafesimi titretiyordu. Derin derin nefesler almaya başladım. Kafamı dizlerime yasladım. Adamlar kapıya vurmayı bıraktılar. Elimde sıkı sıkı tuttuğum telefon titremeye başladı. Gözümden akan yaş çeneme doğru yol aldı. Telefonu kulağıma götürdüm. "Sesler kesildi mi?" diye sordu. Cevap vermedim. "Ufaklık sesler kesildi mi?" diye bir anda bağırınca yerimde titredim. "Ses gelmiyor." dedim zar zor. "Tamam. Ben yaklaştım. Geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.

Bu Cehennemde nasıl yaşayacaktım? Bunu zaman gösterecekti. Her şeyi öldürdüğünü zanneden zaman... Ama aslında kendini öldürdüğünü bilmeyen zaman...

Ne kadar süre orada öyle kaldım anlamadım. 

Odaya yaklaşan adım seslerini duydum. Aldığım nefesi içime hapsettim. Nefes almayı bıraktım. O adamlar mıydı?

"Ufaklık..." dedi Tolunay ve kapıyı hafifçe tıklattı. Tolunay'ın sesini duyunca içime hapsettiğim nefesi geri verdim ve  rahat bir nefes aldım. Kafamı yasladığım dizlerimden kaldırdım. "Tolunay..." diye sessizce mırıldandım.

Uyuşmuş ayaklarımdan kollarımı çözdüm. Elimle yerden desek alarak ayağa kalktım. Kapının anahtarını titrek ellerimle  çevirdim ve kapıyı açtım. Karşımda anlından ki terleri hafif loş ışıkta parlayan  ve elalarından ateş çıkan Tolunay'ı görünce burukça gülümsedim. "Geldin." dedim ve gözümden bir damla yaş aktı. Tolunay gözlerime şefkatle baktı ve derin bir nefes aldı. "Geldim." dedi , bana doğru bir adım attı. Gözümden bir  yaş daha  akarken burukça gülümsedim Tolunay bana daha çok yaklaştı ve beni kendine çekip sarıldı. Kollarını belime sardı ve  çenesini kafama yasladı.

"Çok korktum." dedim.

"Bende." diye iç geçirdi ve derin bir nefes aldı.

"Gi-gittiler mi?" diye sordum. Kafamın üzerindeki kafasını salladı. Dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti.

"Şşştt. Geçti. Bitti. Ben geldim." dedi ve bana güven vermek için daha sıkı sarıldı. Öylece iki yanımda durak  titrek kollarımı  kaldırdım ve Tolunay'ın beline doladım. "Ağlayabildiğin kadar ağla ufaklık. Ağlamaya vakit bile bulamayacağın zamanlar olacak." dedi. Göğsüne yaslı olan kafamı salladım. Göz yaşlarımı elimde tuttuğum balonların iplerini, gök yüzüne bırakmak gibi gözlerimden bıraktım. Tolunay dolgun dudaklarını saç diplerime bastırdı. Gözlerimi kapattım ve şefkat dolu göğsüne sığınıp göz yaşlarımı akıttım...

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin