53. BÖLÜM: "SAÇLARINA YILDIZ DÜŞMÜŞ KOPARMA ANNE"

1.2K 88 206
                                    

Bol  Ahmet Kaya'nın adının geçtiği bir bölüm oldu, sebepsiz yere hep Ahmet Kaya yazasım geldi :) 

Şimdiden iyi okumalar. 

Sınır: 35

*

...Hangi karanlık bu kadar aydınlık olabilirdi?

Hani bazen durduk yere mutlu olursunuz ya da kalbinizde bir boşluk hissedersiniz, öyleydim.
Ruh halim bir ergen gibi dengesiz dengesiz hareketler sergiliyordu.
On sekiz yaşındaydım bir nevi bende ergen sayılırdım ama yaşıtlarımdan olgundum, çocukluk yaşadın mı diye sorsalar cevabım belliydi: Hayır.

Tüm bunları düşünürsem delirecek gibi oluyordum. Görmezden gelmeye çalışıyordum çocukluğum gözüme girmeye çalışıyordu. Bende yok saymaya çalışıyordum, varlığını daha da belli etmeye çalışıyordu. Bu döngü hep devam edecekti.

"İnanmıyorum! Resmen evleneceksiniz!" Ayda'nın şaşkınlık nidasına gülümsemeden edemedi. "Şimdi ben görümce oluyorum değil mi?"

Uzay hemen lafa atladı, "Yok Ayda babaanne oluyorsun, tabi ki görümce oluyorsun." Uzay bana döndü, "Bende senin kaynın." dediğine kaşlarını çattı. "Kayın ne lan? Kaygana gibi!" 

Ayda göz devirdi, "Ulan orada bile yemek düşünüyorsun pis boğaz!" 

İkisinin didişmesi çok komikti ve bana tatlı geliyordu. Çayı demledim ve çaydanlığın üstünü yerine yerleştirip mutfak masasına oturdum. 

Tolunay sabah erkenden emniyete gitmişti, o gittiğinden beride uyuyamamış yatakta dönüp durmuştum bir kaç saatin ardından Uzay ve Ayda gelmişti. Kahvaltıyı hazırlamış Tolunay'ı bekliyorduk. 

Uzay masadaki kızartmalara elini atınca Ayda eline vurdu, "Rahat dur iki dakika, abim gelecek zaten." 

Uzay pişmen bir şekilde elini çekti, "Sen kimsin kızım? Bu evin kadını buradayken sen neden benim yiyip içmeme karışıyorsun!" şaka olarak söylemişti ancak Ayda'nın yüzü düşmüştü. 

Boğazımı yalandan temizleyip Uzay'a döndüm, "Ben bu evde  yaşıyor olabilirim ama burası Ayda'nın abisinin evi, böyle bir şey demen çok yanlış Uzay." 

Ayda bana kinci davransa ya da sert davransa haklılık payı vardı. Hayatlarına bir anda dahil olmuştum. Ancak Ayda bana oldukça sevecek yaklaşmış, beni kırmamaya dikkat etmişti. 

"Gelin- görümce dayanışması dedikleri bu oluyormuş." diye homurdandı Uzay ve oturduğu yerde arkasına yaslandı. Ayda yumruk yaptığı elini bana çevirdi, gülerek ona karşılık verdim.

Bir kaç dakikayı ardımızda bıraktığımızda kapı çaldı, "Ben bakarım." dedim ve sakin ancak hızlı adımlarla dış kapıya doğru yürüdüm. Derin bir nefes alıp kapıyı araladım. Karşımda gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülümseme büyüdü. "Hoş geldin." 

İnce ceketi gövdesini sıkı sıkıya sarmıştı, saçlarındaki asi tutamlar yine dağınık ve aykırıydı. Gözlerinin altında biriken torbalardan yorgun olduğunu anlamak zor değildi. 

"Hoş buldum." dedi yorgun bir sesle ve içeri girdi, kısa bir sarılmanın ardından saçlarıma bir öpücük kondurup üzerini değiştirmek için odaya gitti.  Mutfağa gelince çabucak çayları doldurdum, Uzay ve Ayda yine didişiyordu ama sesleri bir anda kesildi kafamı kaldırınca sebebinin Tolunay olduğunu anladım. 

Sessizce masadan bir sandalye çekip oturdu. Üçümüzün gözleri de onun üzerindeydi ters ters bizi süzdü, "Ne bakıyorsunuz ulan!" 

Gözlerimi ondan kaçırdım, Ayda'da benim gibi yaparak tabağına döndü. 

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin