48.BÖLÜM: "İZ BULAN GEÇMİŞ"

1.2K 113 195
                                    

...Geçmiş izinizi bulmayı severdi, bulduğu anda da bırakmazdı. Sizi öldürene kadar peşinizden koşardı. 

1 Hafta Sonra...

Gergin geçen bir haftanın sonuna gelmiştik. Tolunay'ın yarası iyileşmeye başlamıştı ve sağlık durumu gayet iyiydi. Bülent Işık'ı o günden sonra görmemiştim, görmekte istemiyordum. Tolunay'a hastaneye geldiğini, benimle konuştuğunu söylemiştim. O günden beri hep düşünceliydi, bir ara annesine 'Neden bana düşman?' diye sorduğunu duymuştum. Nermin teyze de 'Hırsları,  oğlum. En büyük düşmanı hırsları' demişti ve onları daha fazla dinlemeden oradan ayrılmıştım. 

Ayda'nın açılış için sipariş verdiği kıyafetler gelmişti, elbise tam benim bedenime göreydi ve oldukça yakışmıştı, Tolunay'a göstermemiştim ama beğeneceğine emindim.  Vücudumun bazı bölgeleri açık kalmıştı, yara izlerinin ortaya çıkması canımı sıkmıştı ama Ayda oraları kapatıcı ile kapatacağını söylemişti. 

Kalbim göğüs kafesimden bir kuş olup uçacakmış gibi atmaya başlamıştı. Heyecanlanmıştım. 

"Her şey tamam mı?" diye sordu Uzay bana bakarak. 

Kafamı salladım, evden yeni çıkan Tolunay telefonunu bana uzattı, "Çantana koyar mısın?" elinden  aldığım telefonu küçük bel çantama koydum. Üzerime oldukça rahat bir koyu gri eşofman takımı giyinmiştim, Tolunay'da aynı renk  giyinmişti. Bu küçük detay yüzümü gülümsetmeye yetmişti. 

Sabah uyandığımda Uzay'la beraber eve gelmiş, küçük bir valiz hazırlamıştım. Tolunay ne kadar gittiğimiz yerden alırız dese de masraf çıkartmak istememiştim. İki saat önce de Nermin teyzelerin büyük evlerine gelmiştik. 

"Her şey tamam." dedi Uzay arabayı göstererek. 

Dördümüz de aynı araçta gidecektik, eğlenceli bir yolculuk olacaktı. 

"Tamam o zaman," dedi Ayda ve babaannesine sarıldı. Sevgi teyze yavaş yavaş gitmemiz konusunda uyarıyordu.  Sırayla hepsine sarıldım ve kısa bir vedalaşma faslından sonra arabaya binmiştik. Ayda, ön koltukta oturuyordu, arabayı Uzay'la beraber değişerek kullanacaklardı. 

"Hazırsanız başlıyoruz!" dedi Uzay mutlulukla. "Hazırız!" Ayda'da aynı mutlulukla ona karşılık verdi ve Uzay gaza basarak büyük bahçeden ayrıldı. 

İzmir'e tekrar gidiyorduk, bu sefer yarım bıraktığım işi tamamlayacaktım.  Geçmişimin yazılı olduğu defteri parçalara ayıracaktım. Tek kurtuluşum buydu.

***

İki saat sonra...

Arabada çalan şarkı bileklerimi kesme isteğimi daha da çoğaltıyordu.  Bıkmış bir nefes verdim, sıcaktan bunalmıştım. Sırtım Tolunay'ın gövdesine yaslıydı, kolları belimi sıkı sıkı sarmıştı ve kafasını boyun arama gömmüştü, ılık nefesi terlememe sebep oluyordu. 

"Uzay şu şarkıyı kapat! Kendimi öldüreceğim." dedim dayanamayarak. 

"Tamam, sen yeter ki iste, daha güzelini açarız." dedi Uzay ve değiştirdi. Yeni açtığı şarkıyla ağlamak istedim. 

Ey dokunmayın çok fenayam...
Baykuş tünemiş binaya...

Sanatçının efkarlı sesi kulağıma dolduğunda yüzümü buruşturdum.

"Uzay, kapat!" Tolunay'ın sert sesiyle Uzay ağzını bile açmadan kapattı. Ayda kafasını cama yaslamış, sessizliğe bürünmüştü. 

"Tolunay sende beni bir salsan? Bunaldım." dedim yüzüne ters ters bakarken. 

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin