4. BÖLÜM: "ÖZGÜRLÜK"

3K 241 259
                                    

...zaman gerçekten de kötü anıların üzerini üfler mi?

TOLUNAY'DAN

Ufaklığın dedikleri beni kendime getirmişti. Parmaklarımın arasındaki ince sigarayı dudaklarımın arasına götürdüm derin bir nefes çektim ve duman kanatlı kelebeğimi kanatlandırdım. Başım hala ağrıyordu. Sigaramın son nefesini de içime çektim, sigaranın çöpünü deniz manzarasına doğru fırlattım. Balkondan ağır adımlarla çıktım. Mutfaktaki dolaptan bir tane viski ve bardak aldım. Geri balkona döndüm. Viski şişesinden ki sıvıyı bardağa doldurdum, şişeyi ayaklarımın dibine koydum ve bardağı dudaklarıma götürdüm. Keşke içip içip sarhoş olanlardan olsaydım. Ama bu lanet beni sarhoş etmiyordu. Sanki beni daha çok ayıltıyordu.

İstanbul'a baktım. Kaçtığım ama sonunda hep geldiğim şehre baktım. Acılarıma baktım, acılarımı çok güzel kapatan şehre baktım...

Korkularıma baktım, korkularımı saklamayan, daha çok büyüten şehre baktım...

Bana yıllarımı zehir eden şehre baktım. Ellerimden alınan hayata baktım...

İstanbul'un acı, sevinç, keder kokan ayazından derin bir nefes çektim içime. Giden gemiler, gelen gemilere baktım. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Gökyüzünün de kafası benim gibi doluydu. Bulutlar her şeyden habersiz başka yerlere süzülüyorlardı. Aklıma Onur piçi geldi. Dişlerim istemsizce kasıldı, boşta ki elim yumruk halini aldı. Bu pislikten nasıl kurtulacaktım ben. Şirketimi piyasadan silemiyordu, şirketimi silmesi için önce beni silmesi gerektiğini de çok iyi biliyordu. Beni sevdiklerimle vurmaya çalışıyordu. Başaramayacaktı. Ben onu silecektim... Son kez kafamı kaldırıp Ay'a baktım. Dert ortağıma...

İçim hırs ve öfke ile dolup taşmıştı. Elimde ki bardak ile balkondan çıktım, spot ışıkların aydınlattığı evin içinde çalışma odama doğru yürümeye başladım.

Odaya gelince masanın arkasındaki koltuğumu çektim ve oturdum.

Masanın üzerinde duran mavi kapaklı dosyayı elime aldım.

İsim: Onur

Soyad: Aslanoğlu

Onunla ilgili olan tüm dosyalara tek tek baktım, bir şey eksikti. Sağlık dosyası! Tabi ya! Cebimden telefonumu çıkarttım. Hemen Macit'i aradım. "Macit o Onur itinin tüm sağlık raporlarını, hastane kayıtlarını, doktor adlarını, barkot markot hepsini istiyorum.Y arın sabah masamda olacak." Macit'in cevap vermesine izin vermeden telefonu kapattım.

Bunu nasıl akıl edememiştim? Bardağın dibindeki içkimi kafama diktim. Bu işi de halletmiştim. Kolumdaki gümüş hasır kordonlu saati çıkarttım masanın üzerine bıraktım. İhale dosyalarını elime aldım ve tüm rakiplerimi tek tek incelemeye başladım, hepsini teker teker eledim elimde en son Onur piçi kalmıştı. O sırada telefonum çaldı. Yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Tolunay Bey iş tamam." dedi karşıda ki adam. "Tamam. Macit'i arayın, paranızı alın ve tüyün." dedim ve telefonu kapattım. Yüzüme gülümsememi yerleştirdim. Biraz daha dosyalara bakındım.

***

Ellerimle gözlerimi ovdum. Kaç saat çalıştım bilmiyorum ama soğuk bir duşa ihtiyacım vardı. Saatimi masamın üzerinden aldım ve çalışma odasın da fazla oyalanmadan çıktım. Ufaklıktan bana kahve yapmasını söylemeliydim. Elimdeki saatten, saate baktım 02.13 uyumuş muydu acaba? Ben duşa girene kadar hazırlardı sonra yatağına yatar uyurdu.

Merdivenlerden yukarıya ağır ağır çıktım. Ufaklığın odasının önüne gelince duraksadım. Kapıyı çalmak için elimi kaldırdığım sırada kulağıma sessiz iç çekişler doldu. Hiç düşünmeden kapıyı açtım. Işığın aydınlattığı odaya girdim, Ufaklık duvarın dibinde oturmuş, kollarını bacaklarına sarmış öylece ağlıyordu. Geldiğimi fark etmemişti, yavaş adımlarla yanına yaklaştım ve önünde diz çöktüm. "Neden? Neden? Neden?" diye sayıklıyordu ve ileri geri sallanıyordu.

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin