7.BÖLÜM: "ŞİMŞEKLERİN KABUSU"

2.4K 178 521
                                    

...Doğmak, bir yıldırım düşmesidir. Ölmekse ardından yuvarlana yuvarlana gelen ve duyulan gök gürültüsüdür.

Hayatımız...

Doğarız, istemediğimiz bir hayatta yaşarız ve ölürüz.

Ölüm...

Ne kadar basit bir kelime değil mi? Dört harf, iki hece...

Ben ilk defa ölümden bu kadar korktum...

Bir kurşun arabanın ön camını delip geçti. Dudaklarımdan bir anda bir çığlık çıktı. Başımı hızlıca öne eğdim ve ellerimle koruma altına aldım. Elimdeki telefonu sıkı sıkı tutuyordum. Kalbim, bir maraton koşucusu gibi atmaya başlamıştı. Kurşunun deldiği camların parçaları, sırtıma büyük bir gürültü ile düşmeye başladılar. Nasıl bir cehenneme düşmüştüm! Telefonda Tolunay'ın bağırmalarını duyuyordum. "Hepsinin amına koymazsam ben de Tolunay değilim!" öne gelen siyah saçlarımı geriye doğru attım. Cam parçaları sırtıma direkt olarak temas etmemişti ama sırtım acıyordu.

Bir süre kurşunların dinmesini bekledik. Elimdeki telefon ile kulaklarımı kapattım. Uzay "Göz dağı veriyor pezevenkler." diye dişlerinin arasından mırıldandı. 

Bir süre öylece durduk. Uzay eğildiği yerden kalktı. "Gece sakin ol. Telefonu bana ver." dedi temkinli bir şekilde. Elim ayağım buz kesmişti ve tir tir titriyordum. Titreyen ellerimle telefonu Uzay'a uzattım. Hızlıca kulağına götürdü. "İyiyiz... Tamam... Göz dağı veriyorlar..." dedi. Uzay telefonu bana uzattı. Tolunay telefonu kapatmıştı. Arabaya gelen kurşun seslerini aldırmamaya çalıştım. Hepsi gökyüzünden düşen yıldızlar Gece... kendimi inandırmaya çalışıyordum.

Kulağıma yağmur sesleri dolmaya başlamıştı .Bir şimşek çaktı. Sığmaya çalıştığım küçücük alanda titredim. Yağmur tanelerinin yere vurma hızını duyabiliyordum. 

"Gece. Ben arabadan ineceğim. Kendi canını koru. Sana bir şey olursa Tolunay beni öldürür. Birazdan burada olacaklar." dedi. Gözlerimden akan göz yaşlarım eşliğinde kafamı iki yana salladım. "Hayır olmaz. Gidemezsin." dedim ağlayan sesimle. 

"Olur da gelmezsem..." diye başladı cümlenin devamını getirmesine izin vermedim. 

"Sus! Un-unuttun mu? Tolunay bizi Allah'a emanet etti." dedim ve zorla gülümsedim. Kafasını salladı ve hüzünle gülümsedi, "Unutmadım." dedi. 

Derin bir nefes aldı ve arabanın kapısını açtı. Bana son kez baktı "Ooo. Kardeşim neden haber vermiyorsunuz benim Mercedes sizin taramanızı bekliyor." dedi. Kurşun sesleri kesilmişti. Bu arabanın içinden sağ çıkabilecek miydim? Ayakkabılarımı bile giyinmemiştim. Kahretsin...

Uzay'ın elime verdiği siyah telefon titremeye başladı. 'Tolunay Aşkım' açmak için yuvarlak daireyi titreyen parmak ucumla kaydırdım. "Geliyoruz. Merak etmeyin." dedi.

"To-Tolunay!" dedim hıçkırırken.

"Ufaklık? Uzay nerede?" diye bağırdı.

"Gi-gitti!" dedim.

"Sikmezsem." 

Telefonda bir anda Ayda'nın sesi geldi, "Gece sakin ol. Korumalar arkadan geliyorlar. Bizde yaklaştık. Sakın korkma."  Sesindeki korku kendini belli ediyordu.

 "Korkmuyorum." dedim. Bir anda telefon kapandı. 

Açmak için çabaladım ama şarjı bitmişti. Boşta titreyen elimle Ay şekilli kolyemi avucuma hapsettim. "Kokmuyorum... Korkmuyorum..." diye tekrar etmeye başladım. Silah seslerinin yerini şimşek sesleri almıştı.

AY'IN GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin