...Akıl kendi mekanını kendi yaratır; kendi başına cehennemi cennete, cenneti cehenneme çevirebilir.
Tolunay'dan
Göğsümde kedi gibi uyuyan ufaklığa baktım.
Yanlıştı. Yanlış olduğu kadar doğruydu.
Onu korku dolu bir hayattan kurtarmıştım ama şimdi bir cehenneme sürüklemiştim. Kendi ateşimden koruya bilirdim belki. Ama düşmanlarımın ateşinden? ya da düşmanlarıma sinirlendiğimde harlanan ateşimden nasıl koruyacağım? İç geçirir bir nefes aldım ve ufaklığın saç diplerine üfledim.
Kafamı cama doğru çevirdim hava neredeyse aydınlanmıştı.
Ufaklığı göğsümden hafifçe uzaklaştırdım ve kafasını yavaşça yastığa yatırdım. Yüzündeki huzursuzluk çok belli oluyordu. "Ben sana ne diyeyim be ufaklık." diye iç geçirdim ve yataktan yavaşça kalktım. Yavaş bir hareketle yorganı üzerine örttüm ve kulağına doğru eğildim. Saçındaki saf temiz koku burnuma dolarken kulağına fısıldadım." Sen bu cehennemde açan Zakkumsun. Ama unutma cehennemden korkan kişiler Zakkumun arkasına saklanacak ve o zaman bu cehennem ne yapacak hiç bilmiyorum." dedim burnuma dolan saf ve temiz kokusundan ayrıldım.
Yerde duran kapının üzerine basıp geçtim. Kendi odama doğru başımı parmak uçlarımla ovarak yürümeye başladım.Kendi odama gelince kendimi yatağa bir ölü gibi yüz üstü bıraktım, cebimdeki telefonu çıkartıp yatağımın yanındaki komodinin üzerine bıraktım. Bir kaç saat uyusam bana yeterdi. Saatlerimin sesleri az da olsa azalmıştı. En yakın zamanda uyku ilaçlarına başlamam gerekiyordu. Kendimi zorlayarak da olsa gözlerimi kapattım.
🔥🔥🔥
Telefonumun sesi ile gözlerimi derin olmayan uykumdan açtım. Sırtımı yatak başlığın yasladım ve komodinin üzerinde duran telefonu elime aldım. Arayan Uzay'da sabahın dokuzunda beni neden arıyordu ki?
"Bu saatte inşallah mantıklı bir sebepten dolayı aramışsındır." diye homurdandım.
"Birisi şirketin dosyalarının tutulduğu odanın, şifresini bir kaç defa denemiş." dedi Uzay.
Bir anda yatak başlığından öne doğru doğruldum. "Ne demek lan denenmiş? Ne dediğinin farkında mısın?" diye bağırdım. Ufaklığın yan odada uyuduğu aklıma gelince bir an durdum. "Tolunay şirkete gel." dedi Uzay sesindeki çaresizlik kendini belli ediyordu. "Tamam kapat." dedim ve yataktan kalktım. "İki dakika uyudum ulan. Ýki dakika çok deðil." diye kendi kendime söylendim.
Üzerimdeki kazağı ve pantolonu değiştirmeden üzerime kabanımı aldım ve odadan çıktım.
Ufaklığın odasının önüne gelince durdum kapıyı dün kırdığım için odanın içine kafamı biraz eğerek baktım. Üzerinde dün gece giyindiği Fenerbahçe forması vardı. Dudağımın kenarı kıvrıldı.
Ufaklığın yatağına yaklaştım ve sessizce fısıldadım. "Allah'a emanet ol ufaklık." ufaklığın yanında daha fazla oyalanmadan odasından çıktım salonda kırılmış televizyon dün parçaladığım yerde öylece duruyordu, sıkkın bir nefes verip evden çıktım.
Ufaklık için hayatımdan yavaş yavaş bir şeyler çıkartmaya başladım. Evet basit bir televizyondu ama onun gözlerinde o mutluluğu görmüştüm...
Cehennem, Zakkum'u için bir kaç fedakarlık yapmak zorundaydı...
Arabayı çalıştırdım da saatlerim çalışmaya başlamıştı. İhaleye üç hafta kalmıştı bu yüzden Onur piçi şirketimden adam satın almaya başlayacaktı ,hatta başlamıştı bile. Elimin altındaki direksiyonu sıktım. "Kainatını siktiğim..." diye dişlerimin arasından mırıldandım. İlk kişiyi de satın almıştı anlaşılan. Kamera kayıtlarından bakmam gerekecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN GECESİ
ChickLitBir savaşçı dünyaya geldi... Doğar doğmaz bir savaşın içinde buldu kendini. Hayatı boyunca savaştı, binlerce ok fırlatırdı bedenine, hepsinin yarasını kendi sardı, kendi iyileştirdi. Büyük savaşa girdi, binlerce orduya karşı kazandı. Yaralandı, arka...