Yorum ve vote yapmayı unutmayın lütfen ^^
Eliniz boş okumayın ^^
İyi okumalar^^
---
İstediğim tek şey daha fazla çikolata." dedim boş paketin içine parmağımı sokup, dolu gibi göstermeye uğraşırken.
"Her kadın birşeyler ister bebeğim. Tersini savunuyorsan, ciddi problemlerin var demektir."
"Kıvanç." dedim ciddi durarak. Elimdeki çikolata paketini buruşturup avucumun içine tıktım ve baş parmağımla aşağıyı işaret ettim. "Bizimle deyılsın."
Kendi Elindeki çikolatadan bir ısırık alıp homurdanarak sandalyeye oturdu, ve ileri geri sallanmaya başladı.
"Bak eğer hediye işini son güne bıraktım diye ceza vermeye falan çalışıyorsan seni kıtır kıtır yerim ona göre."
Doğum günüm bu akşam olmasına rağmen ne istediğimi bugün sorması biraz onur kırıcı evet ama onunla da alakası yoktu ki. Genel olarak Kıvançtan isteyebileceğim birşey henüz dünya tarihinde yok. Bir saniye. Var mı?
"Eğer bana hediye vermek istiyorsan kendine bir kız arkadaş bul. Namuslu olanlardan."
"Çok sıkıcısın." dedi ileri geri sallanmayı bırakarak. Dirseklerini masaya yaslayıp çenesini kaşıdı.
"Ne yapacağım ben akşam?"
"Gel ve pasta ye.". Çikolata paketini parçalara ayırmayı bırakıp çevreyi izlemeye başladım. Bir üniversitenin kantininde oturup çikolata yemekten başka birşey yapamadığım için zaten. Bunlar hep atar cümleleri.
"Yelizi arayıp kopya alacağım." sesindeki şehvete ve coşkuya yüzümü buruşturdum. İstediğim bir şeyi almak zorunda değil ki. Bana çikolata alsa yeter.
Telefonunu çıkarıp Yelizi aradıktan sonra telefonunu kulağın dayadı, fakat dikkati telefonda fazla kalamadı çünkü o an yanımızdan kısa etekli bir sûrtük geçiyordu.
"Ah! Bağırma be! Ne var? ...Pardon, doğru ben aramıştım. ... Değil mi? Değil mi? ... Nasıl gidiyor adam yaralama?... Tamam ben şeyi soracaktım... Hayır... Hayır o değil... Hayır onu niye sorayım?... O da değil... Ah evet o. Fikir versen iyi olur çünkü iki dakikadır kontörümü boşa yiyorsun.... Hayır kontörlü değil ama bu şekilde söylemek daha havalı.... Her neyse ... Pekala. Yarım saate ordayım sexi Girl."
"Yüzüne mi kapattın yine?" dedim kollarımı göğsümde bağlayıp.
"Sanırım."
"O zaman demek ki bana hediye alamayacaksın.". Sinsice gülümsememden bir tanesini yavaşça Kıvanç'a yollayıp göz kırptım. "Eğer işe yarar bir şey almak istiyorsan Browni İntense al. Paketin rengi hoşuma gidiyor."
"Kilo alacaksın başıma." diye homurdanırken çantamı elime alıp ayağa kalktım.
"Kaan varken kilo almak pek mümkün olmuyor." dedim kısa elbisemin uçuş uçuş eteğimin oturduğum için katlanan kısmını düzeltip.
Kıvançın yüzüne piç bir sırıtış yayılırken "Geceler diyorsun yani." diye başını sallaya sallaya konuştu.
Gözlerimi devirdim. "O da var tabi ama ben hareketli hayatımdan bahsediyordum. ... Neyse, akşam görüşürüz."
"Görüşücez."
Eğilip yanaklarını öptükten sonra çıkışa doğru ilerlemeye başladım.
Sabah doğum günüm olduğu için farklı bir şekilde uyandırılmamıştım. Hatta iğrenç bir şekilde uyanmıştım da diyebiliriz. Normalde Kaan bazen sabahları öper yada sarılarak uyandırırdı. Yani bazen işte. Her zaman değil. Oysa asıl bu sabah o şekilde olmalıydı. Doğum günüm sonucunda. Gerçi Kaan için birşey ifade etmiyor da olabilir. Sonuçta o beni seviyor, benim doğduğum gün ne alaka değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...