76. Bölüm

52.3K 1.5K 648
                                    

Evet şimdi diyeceksiniz ki "Adam akıllı normal normal hızlı hızlı yazsana olum!?" Kdkd tamam deyin. Ama şöyle bir şey oldu, özelden bir sürü istek aldım, özel bölüm yazmamla ilgili. Hikayenin sonuyla alakalı falan değil. Sadece Arya-Kaan-Bebek üçlüsûyle ilgili. Ve ben böyle kesitlerden oluşan bir bölüm daha yazdım. Onun da sadece sonunu düzenleyip bugun yarın paylaşırım.

Size iyi okumalar ;* 😇😁😘  

-----

Hiç sevmediğim, genelde kimsenin sevmediği, sevilmeyen okulumda boş boş yürürken kantinin olduğu kata doğru döndüm.

Şimdi hiç sevmediğim biri karşıma çıkacaktı ve ben hiç sevmediğim bir şekilde hiç sevilmeyecek şeyler söyleyecektim. Sonra stres atıp kantinde yedi yirmi dört nöbet tutan mor saçlı Kıvanç'ımın yanına boş kafayla gidebilecektim.

Hiç sevmediğim şekilde yürürken gıcık olduğum birilerini aradım ama genel olarak pek tanımadığım birinci sınıflar ve birkaç üçüncü sınıf haricinde kimseyi görememiştim.

Kantine girip boş bir masa ararken kolumdan birinin dürtmesiyle o tarafa döndüm. Kısa boylu güzel sayılacak bir kızdı.

Kirpiklerini birbirine vura vura kendini mal bir duruma soktuğunda güzel olduğu düşüncesinden vaz geçtim. Kendini güzel göstermeye çalışıyordu mendebur.

"Canım ya. Bir şey diyeceğim aramızda kalsında." Tek elini beline koyup havalı havalı ağzındaki sakızı çiğnerken ayağındaki botun önüyle sanki ben onu bekletiyormuşum gibi ritim tutuyordu.

"Canım ya. Hiç vaktim yok biliyor musun?" Dedim anlayışlı olmayı deneyerek. Zaten sinir küpüydüm. Şimdi herkesin içinde bu kızla saç baş dalaşıp rezil olmak istemiyordum.

"Ay." Diye saçma bir kahkaha attı kız. "Toplantın mı vardı, pardon."

Ama gel gör ki evren beni rezil olmaya teşvik ediyordu!

"He. Toplantısı var kılıbık. Uza bnc kendini düşünüyorsan."

Arkamdan uzanıp kıza parmak sallayan Kıvanç a hafifçe sırıttım. Sabah beni erkenden arayıp konuşmaya çalışırken bitmek bilmeyen sinirime şahit olduğu için bugünü beni sakin tutmaya harcayacaktı. Bunu planlamıştık.

Evet ona bir dolu küfür edip ardına bir de Kaan'a sövmüştüm. Sonra telefonu kapayıp Denizi aramış, ve uzun zamandır beni aramadığı için ona da sövmüştüm. Onu da kapatınca pencereye hava almak için çıkmıştım ve sokaktan geçerken yere tüküren adama bağıra bağıra sövmüştüm. Adam bana diklenince Kaan içerden gelip "Sorun mu vardı birader?" Diye diklendiğinde, kendi işimi kendim hallederim diye ona bir daha sövmüştüm.

"Sen kimsin be?" Diye diklenen kıza daha fazla dayanamayacağımı anladığımda elimi kızın omzuna yerleştirdim.

"Bak canım."

"Dur! Elini kana bulama yavrum. Daha çok gençsin. Bırak ben halledeyim. Kantinde tost da kalmamış benim burda başka işim kalmadı zaten. Ama senin arkanda bıraktıkların var.  Kaan'ı düşün!"

Kıvanç bedenime kollarını sarıp beni geri çekmeye çalışırken onu ittirmeye çalışıyordum.

"Tamam dur düzgünde konuşacağım! Okuldayız zaten dışarıda ne kadar çağdaş bir insan olduğumu bilmiyor musun sen?" Diye onu azarlayıp beni bırakmasını sağladığımda tekrar göz devirip duran kıza döndüm.

"Bak canım." Diye tekrar edip elimi tekrar omzuna koyduğumda kollarını çaprazladı göğsünde.

"Durun!" Diye bağırarak koşturan Ceren elimi kızın omzundan çektiğinde sakin ve güler yüzlü bir ifadeyle ona döndüm.

SERSERİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin