Gözlerim kapalıyken hala yatağın ne kadar rahat olduğunu düşünüyordum. Şimdi değil ama bir gün bu ev için Kaan'a bol bol sarılacağım. Ah, tabi o 'Koala gibi sırnaşma.' diyerek burnunu kıvırana kadar sarılabilirim. Sonra eğer kaale alırsa trip atarım. Kaan'a trip atmak ne kadar zor biliyorsunuz değil mi? Genelde arkasını dönüp gidiyor.Gözlerimin altında hissettiğim hafif dokunuş dudaklarıma kadar inerken gözlerimi açıp işaret parmağını dişlerimin arasına aldım. "Isırdım." diye dişlerimin arasından konuştum.
"Isırdın." dedi uykulu ses tonuyla hafif gülümseyerek.
"Beni mi izliyorsun?" Gözlerini devirdi.
"Seni soydum." dedikten sonra yataktan kalktı. Beb sinirle üzerime baktığımda hala iç çamaşırlarımın üzerimde olduğunu gördüm.
Sabah sabah sinir bozucu olmak için elinden ne geliyorsa yapıyor! Ya daa, konuyu değiştirme yolu bu! Sevinsemmi üzülsem mi bilemiyorum ama kalkmak şart.
Kaan'ın arkasından banyoya giderken yolumu değiştirip çalışma odasına geçtim. Beyaz rengin hakim olduğu bir yerdi. Rahatlatıcı ve sade.
Zaten Kaan'ın sevdiğim yanlarından biri gösteriş meraklısı olmaması. Evde de bunu yansıtmış. Sade, sıcak ve küçük. Diğer insanların evleri gibi 'Burada trilyoner oturuyor!' diye bağırmıyor bizim evimiz. Henüz ne diye bağırdığını ben de bilmiyorum ama gösteriş yapmıyor.
Masanın pürüzsüz yüzeyinde parmaklarımı gezdirdikten sonra havalanması için odanın camını açtım. Tabi bu sefer perdeyi kapatmayı unutmadım.
Banyoya gidip duş aldıktan sonra kirli sepetine çıkardıklarımı atıp vücuduma bir havlu sardım. Giysi odasına ilerlerken Kaan orda olmasın diye dua ediyordum. Ne zaman Kaan yanımdayken birşey seçmeye çalışsam elim ayağıma dolaşıyor çünkü.
Ve bingo! Kaan tabikide burada! Hemde üzerine gri bir tişört giyerken!
Siyah koyu, kolundaki siyah saati ve gri tişörtüyle her zamanki gibi fazla yakışıklıydı. Okula beraber gideceğimizi düşünerek benim de biraz özenmem gerektiğini düşündüm. Sonuçta Kaan bu kadar özensiz giyinirken, bu kadar tarz ve yakışıklı olmayı başarabiliyordu.
Çekmeceleri karıştırdıktan sonra nihayet iç çamaşırlarının olduğu çekmeceyi bulmayı başarabildim.
Kıyafetler diğer evdekilerdi. Yani buraya taşınmış sayılırız gibi bir şey oldu.Neyse ya. Şu an Kaan sırıtarak duvara yaslanmış elleri ceplerinde beni izliyor!
Beyaz iç çamaşırı takımını elime aldım ve ona dönüp "Ne var?" diye sordum.
Omuz silkti. Cevap vermek istemiyorsa vermez.
"İyi."
Kıyafet arayışlarıma devam ederken, dar, buz mavisi bir kot buldum. Yırtık modelliydi.
Üzerine ise, Gri, üzerinde kahverengi kaplan resmi olan bir tişört aldım."Üzerimi giyineceğim." dedim gözlerimle çıkmasını işaret ederek.
"Giyin o zaman." Sırıtıyordu piç.
"Çıksana Kaan. Ne bekliyorsun?"
"Seni giyinirken izleyeceğim."
"İyi, ben çıkarım." Elimdekileri daha sağlam tutup kapıya giderken ayağıyla kapıyı kapattı. Sesli bir sekilde nefesimi verdim. Eğer o karşısında giyinmemi istiyorsa, istediğini almadan peşini bırakmayacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...