"İnanmayacağım tek yalanı söyledin." diye küçümsercesine güldüğünde ellerimi alnıma götürüp arkamdaki soğuk banyo duvarına yaslandım.
"Sen ..." çıktı ağzımdan. Durumu özetleyemiyordum. Çıkmazdaydım. Kaanın yaptıklarını ve davranışlarını anlatacak bir kelime yoktu. Kaan her zamanki gibi ayrı bir olaydı.
Titrek bir nefes aldıktan sonra gözlerimi gözlerine çevirdim. "Biz onca şey yaşadık Kaan. Aylardır birlikteyiz. Aynı evde yaşıyoruz. Seni bilmiyorum ama ben gelecek için bile bir sürü hayal kuruyorum."
Vücudumun etrafındaki havluyu biraz daha sıkı tuttum. Sular, saçlarımdan sırtıma ve bacaklarıma akıyordu. Bu da ister istemez üşütüyordu insanı.
"Sen hala benimde içinde olduğum -Zararıma olacak- bir olayda kararsızlık yaşıyorsan, zaten başından beri hiç inanmamışsın demektir." Yüzümü sıvazladığımda gözlerini hala ayırmamıştı üzerimden.
"Herşeyi affederim ama beni aldatmanı affetmem. Bunu bile bile kararsız kaldın sen."
"Öpmeyecektim." diye tısladığında kaşlarımı çattım.
"Öpecektin biliyorum. Sırf birilerine birşeyleri kanıtlamak için öperdin. Beni umursamazdın bile."
Kaşları havaya kalkarken bir adım atıp elini koluma koydu. Bu davranışı daha çok söyleyeceğim şeyi durdurmak içindi.
"Ben senin için varım." dedi Baş parmağıyla kolumu hafif sıkıp. "Seni nasıl umursamam?"
"Öyle görünüyordu ama." kolumu kendime çektim.
"Arya." dedi uyarırcasına. Elini belimin yanındaki oyuntuya yerleştirdi. "Aramızı açma."
"Sen açtın bir kere." dedim gözlerimi yere dikip. Bu sefer yaptığı beni içten yaralamıştı. Bunu yaşamak istemezdim asla. Kötü bir deneyim olmuştu.
İri elini yanağıma koyup başımı kaldırdı gözlerine bakacağım şekilde. Elleri sıcacıktı yine.
"Ben isteyerek yada istemeden öyle birşey yapamam." dedi gülümser bir tonda. Aynı zamanda gayet de ciddi duruyordu. Şu an bile kafamı karıştırabilmişti.
"Senden uzak durmak doğamda yok." Omuz silkti.
Gûlümsememek ya da sırıtmamak için gözlerimi kaçırdım. Şu anlarda romantik olması yok mu!
"Üşüdün." elinin tersiyle yanağımı okşadı.
"Sen giyin. Sonra konuşacağız."
Başımı olumlu anlamda salladım. Şuan uzaklaşmak istiyordum. Kısa sürede bir çok duvar örmüştüm, ama Kaan onları birkaç dakikada yerle bir ediyordu. Bu yüzden korkmuştum da aslında. Çünkü fark ettim ki, Kaan'ın bana yaptıramayacağı hiçbir şey yok.
Kenara çekildiğinde bende hızlı hızlı ilerleyip banyodan çıktım. Banyodan çıkınca, içerisinin buhar olduğunu fark ettim yeni. İçerideyken fark edememiştim.
Giysi odasına ilerledim. Canım yatağa girip biraz tembellik yapmak istiyordu. Yapacaktım da.
Giysi odasına girip, sağdaki raflara ilerledim. Kapağı kenara kaydırıp siyah bir eşofman, üzerine de uzun kollu, dar, siyah, düz bir kazak alıp geçirdim.
Ah, saçlarım.
Hızlı hızlı banyoya koştum. Ayaklarım çıplak olduğu için üşümüştüm. Nasılsa yatağa girecektim. Giymeye gerek duymamıştım.
Seke seke banyoya girdiğimde, lavabonun önünde duran, ve tıraş olan Kaan başını bana çevirdi. Bakışları daha sonra ayaklarıma inince kaşlarını çattı.
![](https://img.wattpad.com/cover/17573441-288-k840267.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...