"O inci gibi dişlerini ağzından teker teker söküp eline verince göreceksin sen." Diye tısladım sinirle. Bu, bilmem kaçıncı tehditim olduğu için dinlemiyordu bile.
"Tehdit mi ediyorsun iltifat mı belli değil." Yarım ağız gülmüştü.
Sinirle elimi çekmeye çalıştım ama parmaklarını sıkılaştırarak elini bırakmama engel oldu. Yılmak var mı? Hayır. Tabiki yok.
"Ya bıraksana!"
İnsanların bize bakmalarını umursamadan resmen elimi bıraksın diye zıplıyordum ama o hem yürüyor, hemde beni çekeliyordu. Katır inadı var, katır inadı.
Son bir kez daha geriye gitmek için uğraştığım sırada durdu ama bana değilde tavana bakıyordu. İtiraf etmek gerekirse şuan dikkatimi çeken tek şey âdemelması oluyordu da, neyse.
"Oh be. Bacağım çıkmıştı."
Bana yan gözle baktıktan sonra tekrar tavana döndü.
"Allahım ne günah işledim de... Tamam liste baya bir kabarık olabilir ama önemli olan niyetti sanırım. Öyleydi değil mi?" Başını bana çevirip "Öyle mi?" Diye sorduğunda Dudaklarımı büzerek bilmiyorum işareti yaptım. Omuzlarımı da kaldırıp indirmiştim.
"Kafir." Diye mırıldandıktan sonra nefesini verdi ve elimi sıkarak bana döndü.
"Bana bak kızım." O işaret parmağı yine tehdit içerircesine sallanıyordu. Alışkınım.
"O el elimden çekilmeyecek. Tamam mı?"
"Off!"
"Kocaya oflanmaz." önümdeki saç tutamımı çekti. Ya bak çeksin, birşey demiyorum. İsterse kessin bütün saçımı. Umurumda bile olmaz. -Belki biraz olur tamam- ama kulağımın yanından çekince çok acıtıyor!
"Ah!" "Yavaş!"
"Yavaş saç mı çekilir gerizekalı?". Tek kaşını kaldırıp yükünü sağ bacağına vermişti. Hazır dizini büktüğü için boynuna sarılsam mı diye düşünürken kafama fiske atmasıyla içimdeki tüm sevgi tomurcukları yerini sinir baloncuklarına bıraktı.
"Sen bana vurdun mu?" Dedim dişlerimin arasından. "Bu arada kocam da değilsin daha."
"Hayal kuruyorduk." Diye homurdandı memnuniyetsizce.
"Hayalinde elimi tutup beni zorla okula getirmek, sonra herkesin ortasında saçımı çekip kafama fiske şey yapmak mı var?"
"Atmak." Diye düzeltti elini kaldırıp.
"Fiske atmak." Dedim başımı sallayarak. Sesimi toplayıp deminki gibi ciddice konuştum. "Fiske atmak mı var?"
"Olamaz mı?"
"Eve gitmek istiyorum." Diye direttim. "Derse soksan bile kaçarım."
Cıklayarak elimi bıraktı, ve kollarını göğsünde bağladı.
"Kaçamazsın."
" Niye kaçamayacakmışım?"
"Çünkü derse benimle gireceksin. Benim sınıfımda." Elimi tutup beni çekmeye başladı yine.
İçimden Alevin olduğu sınıf diye geçirdim. İmkansızdı. Suçsuz olduğumuz halde kendimizi suçlu duruma düşürmüştük biz Alev'le. Önceden onu gördüğümde yaşadığım pişmanlık, şimdi yerini öfkeye bırakmıştı.
Dudaklarımı yalayıp kuruluğunu giderdikten sonra sıkıntılı bir nefes bıraktım.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Kaan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...