"Kıvanç Bey elinizi çeker misiniz!?" Diye tersleyip elimi sertçe bacağından ittirince Arya'nın sakinleşmek için aldığı derin nefeslerden bende bir tane çektim.
"Ne demek elinizi çeker misiniz? Elinizi çeker misiniz ne demek? Demek ne elinizi çeker misiniz? Kızım sen beni delirtecek misin?"
"Mesafeli konuşur musunuz biraz? Kızım falan ne oluyor ya? Bir haftadır bana kumanızmış gibi davranıyorsunuz zaten."
"Yavrum aşkım daha kaç kere diyeceğim?Bir Sevgilim karım nişanlım sözlüm ya da evcil hayvanım olmadığı için kuma sayılmıyorsun. Kız arkadaşım oluyorsun."
Elini dizine sertçe çarptırıp sandalyesini bana döndürdü. "Bakın son kez söylüyorum. Biz sevgili falan değiliz tamam mı? Ben stajımı yapıp Denizliye geri döneceğim ve kurtulacağım bu saçma durumdan. O yüzden İstanbulu kötü hatırlamak istemiyorum... Şu elinizi bir çeker misiniz Allah aşkına!"
Bacağına koyduğum elimi tekrar ittirdiğinde bu sefer kendi dizime koydum. Allahım o kadar yumuşak ten nasıl oluyordu yani? Yastık gibi? Beraber uyusak yastığa gerek kalmazdı çünkü üstüne çıkardım. Sonra beraber öpüşürdük. Yani tek başıma öpüşemeyeceğime göre beraber öpüşürdük.
"Öpüşek mi?"
"Oha!" Diye bir cırlamanın ardından, daha kalın bir erkek sesininde "Oha." Dediğini duymuştum.
Bestenin de benim de bakışlarımız kapıda dikilen Kaan'a çevrildi.
Oha derken? Çok mu erken olmuştu? Ben bilmezdim ki bu kız arkadaş şeylerini. En son kız arkadaşım sekiz yaşında olmuştu, o da göğüs elleyebilmek içindi. Oysa şimdi kerhane diye birşey vardı değil mi? Kim icad ettiyse kutluyorum. Kerhane iyidir.
"Kimleri görüyorum?" Diye başımı iki yana sallayarak kur yaptım. Geçen Haluk amca şirkete çağırdığında 'Şirketinizi sikeyim.' Diye atar yapıp gitmişti. Oysa kendi şirketi. Bu kadınlar erkeklerin aklını başından alıyor cidden.
Sinirle elini ensesine götürüp kaşıdı. Erkeksiydi. Bende bebeksi.Ben bu hareketi yapınca bana 'Bitlendin mi?' "En son ne zaman yıkandın?' 'Of koltuk altın kokuyor.' Tarzında yorumlar geliyordu. Oysa her gün de yıkanırım yani.
"Arya alışverişe çıktı." Diye homurdandı kapı pervazına yaslanıp.
"Uyusaydın ya olum. Hazır ev boşken." Arya'nın Kaan'ı uyutmadığını iyi biliyordum çünkü Arya bana sürekli Kaan'ın çok uyuduğundan bahsederken Kaan da bana sürekli Arya'ın çenesinin bir türlü susmadığı için uyuyamadığından bahsediyordu. Yani problem uyku. Katil uşak.
"Kapıyı üzerime kilitleyince camdan çıktım."
"Çıkmayaydın?"
"Arabamı kaçırıyordu." Dedi. Hatırlayıp tekrar sinirlenmiş olacak ki telefonunu cebinden çıkarıp Arya'yı aradı vakit kaybetmeden.
"Nerde sürtüyorsun lan sen hala?" Kapıdan çıkıp koridora doğru yürüdü. Sırtını keselediğim. Kesen olayım sürt beni.
Besteye doğru eğilip kulağına mırıldandım ağzımı eğerek. "Akşama kavga var demedi deme."
"Arya kim?" Diye bir cevap aldığımda sırıttım. Bende yıllardır bu soruyu bekliyordum be güzelim.
"O bir insan değil. O bir hayvan da değil. O görüp görebileceğin en egzotik ve masum aynı zamanda arada şeytana dönüşebilen ama güzel yemek yapan, -harika yapıyor- gıcık ama tatlı yaratıktır. Yani Allah artık nasıl bir boş zamanında yarattıysa böyle say say bitmez akşama kadar. Ama kısacası benim eks aşkım olur."
![](https://img.wattpad.com/cover/17573441-288-k840267.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...