59.Bölüm

68K 2K 176
                                    

Çığlıklar, haykırışlar, ağlamalar ve bunların yanında ölümün sessizliği. İliklerime kadar hissediyordum ölümü. Yani hiçbirşeyi.

Siyahların içinde kendimi orda oraya çığlık çığlığa savururken, beni engelleyen bir şey vardı. Kollarımdan ipler çekiliyordu sanki.

Karanlığın içinde, uzaklara doğru gördüğüm minik parıltıyla, resmen yeniden doğmuştum. Tek bir başka renk için canımı verirdim o an.

Oraya doğru koşmaya çalışırken, sol yanağımda hissettiğim güçlü bir darbeyle, bilmediğim ve göremediğim yumuşak bir zemine düştüm.

Gözlerim, hiç olmadığı kadar hızla açıldı.

Haluk Bey 'in evinde, kendi yatak odamızdaydım. Garip olan ise, Kaan'ın elinin havada kalmış olması. Haluk Bey'in beni kollarımdan yatağa sıkı sıkı bastırıyor oluşu. Evin çalışanlarının yatağın başında korkulu ve yaşlı gözlerle bana bakıyor oluşu.

"Çok korkunçtu." Dedi Şeyma hıçkırarak. Hemen yanındaki Tanımadığım çalışana sarıldı.

Nefes nefese olduğum in durmaya ihtiyacım vardı ama ruhumu ele geçiren acı ve endişe de geçmek bilmiyordu.

Haluk Bey kollarımı yavaşça bırakarak konuştu. "Şükürler olsun.". Derin bir oh çektiğinde, gözlerimi herkesin üzerinde dolaştırmayı bırakıp, hala yaşlar aktığını fark ettiğim gözlerimle Kaan 'a baktım.

"Kaan." Diye mırıldandım. Sesim çok titremişti. Ama o gitmemişti işte. Ölmemişti. Beni Yalnız bırakmamıştı.

"Özür dilerim." Diye fısıldayarak elini başımın arkasına götürüp beni göğsüne bastırdı. Doğrulmuştum.

"Üzgünüm." Dedi bir kez daha, saçlarımı okşayıp kollarını etrafıma sararken.

Hıçkırıklarım boy gösterdiğinde, zar zor konuştum. "Ne oluyor bana?"

Ardından gelen bir iç çekiş, ve birkaç damla daha.

"Kabus gördün güzelim." Dedi kulağıma. Sakinleşeyim diye dudaklarını saçlarıma bastırıyor, beni içine sokarcasına sıkı sıkı sarılıyordu.

Gözlerimi kapattığım kısa bir süre sonra, kolumda başka bir elin varlığını hissettim.

Haluk Bey, Kaan, çalışanlar, hepsi nefes nefese kalmışlardı.

Elin sahibi olan Haluk Bey, kolumu babacan bir tavırla okşayarak gülümsemeye çalıştı.

"İyisin değil mi Evlat?"

Kaan gözlerimi elleriyle silerken, bende başımı olumlu anlamda salladım.

"Ben su getireyim." Demişti Şeyma. Sonra koşarak çıktı odadan.

Diğer kadında ellerini açıp içinden dua okumaya başlamıştı. Bu gergin ortamdan bir an önce çıkmak istesemde, yapamayacağımı biliyordum. Kaan'a söylesem beni istediğim yere götürûrdü ama o zamanda bir daha bu eve gelmezdik.

Kadın duasını okumayı bitirip üfledikten sonra, yanıma yaklaşıp elimi tuttu, ve sıkıp gülümsedi.

"Nazar varmış kızım üzerinde. Bak nasılda kızardı kulağın."

Kadına teşekkür amaçlı gülümsedim. Biraz sonra odadan çıkmıştı zaten.

Haluk Bey yatağın ucuna oturup pijamasının cebinden telefonunu çıkardı. O telefonunda bir şey yaparken, Kaan saçımı okşamayı bırakmamıştı.

Vücudum yavaş yavaş esneyip rahatlarken, yanağımda yeni bir sızı hissediyordum.

"Yanağım acıyor." Dedim elimi yanağıma götürürken.

SERSERİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin