"Arya?"
"Hım?" diye mırıldandım, ama mırıldanmadan çok tıslama gibi bir ses çıkmıştı. Boğazımdaki ve başımdaki ağrı çok fazlaydı. Ayrıca başımda bir ağırlık vardı. Size de oldu mu hiç?
Yorgan üzerimden kalkmaya çalışınca -ki yorgan nasıl hareket ediyor bilmiyorum.- daha da sarıldım. Kuzey kutbunda don atlet kalmış gibi hissediyordum.
"Bırak şunu. Yanıyorsun gerizekalı."
"Gerizekalı ebendir." diye homurdandığımda, nefesini sesli bir şekilde verdiğini duydum.
Yorgan üzerimden acımadan çekilince, yatakta cenin pozisyonu alıp kendimi ısıtmaya çalıştım.
"Üşüyorum." dediğimde elini alnıma koydu. Saçlarımı geriye itip dududaklarını, alnımı ölçmek için alnıma bastırdığında derin bir nefes aldım.
"Yanıyorsun sen."
"Hayır, üşüyorum." diye itiraz ettim. Daha gözlerimi bile açmamıştım.
"Bekle burda."
"Hareket edebiliyorum ya zaten."
"Kes sesini."
Kapının sesini duyduğumda, odadan çıktığını anladım. Elimle yorganı yokladığımda, bulamadığım için gözlerimi açtım. Yerdeydi!
Üşeneceğimi bildiği için komplo kurmuş sadist!
"Aptal." diye bir şeyler saydırmaya başladım ama gerçekten ne dediğimi,ben bile tam anlayamıyordum. İçeriden gelen tıkırtıları dinlemeye başladım bir süre sonra zaten.
Birkaç dakika sonra, ben gözlerimi kapıya dikmişken, elinde bir tepsiyle odaya girdi.
"İlaç mı o?"
"Evet."
"Üzerindekileri okuyup geldin değil mi?" diye dalga geçtiğimde, gözlerini kısıp tehditkar bir bakış attı.
"Haha."
Tepsiyi komodinin üzerine koyduktan sonra, beyaz hapı ve suyu eline alıp yanıma geldi.
Birbirimize bir süre bakışırken, "Kalksana kızım." diye durumu özetledi. Biraz nazımı çekse sanırım,birşey olmazdı ha?
Elimi uzatıp yavru kedi bakışlarımı ona gönderdiğimde, aynı şekilde bakmaya devam etti. Bazen diyorum ki, bu kadar odun olmasa nasıl olur.
Bir süre sonra elindekileri kenara bıraktı, ve yanıma gelip oturdu. Bileğimden tutup beni doğrulttuktan sonra, yatak başlığına yasladı gövdemi.
"Üzerime birşey verseydin bare." diye homurdandığımda, iç çamaşırlarımı inceliyordum. ilacı eline alırken cevap,verdi.
"Ateşin var diyoruz iki saattir."
"Tamam da ayıp yani."
"Çünkü ben elin oğluyum. Çünkü ilk defa görüyorum böyle seni. Hatta tamamen çıplak bile görmedim hiç."
"Hastayım ben. Düzgün davran." Nefesini verip ilacı elime tutuşturduğunda, ilacı ağzıma atıp suyu elinden aldım. Bir yudum aldığımda, ilaç kendiliğinden boğazımdan kaymıştı zaten.
Başımı geriye atıp gözlerimi kapattım. Beyaz ilacın ağzımın içinde bıraktığı iğrenç hissi unutmaya çalıştım. Lanet!
"Ben sanırım ortalığı toplayacağım."
Gözlerimi açıp ona baktığımda, karşımda gayet ciddi durduğunu gördüm. Sanki ortalığı toplamayacakta, dünyayı kurtaracak gibiydi.
"Sen ciddi misin?" dedim aniden. İlk defa toparlayacaktı sonuçta ortalığı. Gelişme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...