"Üç hafta oldu anneciğim. İnat etme artık. Gece bile adını sayıklıyorsun. Ara nasıl olduğunu öğren ve kapat."
"Arayamam anne. İlk o aramalı."
"Hadi ama bebeğim. Sadece bir dakika. Kaan'ın senden daha inatçı olduğunu anladım. O ölse aramaz."
"Beni merak ediyor olmalı. Beni merak etmese bile karnımda bebeğimiz var. İlk o arasın."
"Bizim zamanımızda hiçte böyle değildi.Hazırlanda yemeğe çıkalım. Boşver aramayı."
"Tamam geliyorum hemen."
Annemin üç katlı şirin evinde iki haftadır beraber kalıyorduk. Hatta beraber sinemaya gidiyor, fal baktırıyor, alışveriş yapıyor, dedikodu yapıyor, Erkekleri çekiştiriyorduk.
Bana bir oda vermişti, ama zaten gece annemle yatıyordum. Yaşayamadığımız anları yaşıyorduk. Ve hamileliğim için bir doktora gitmiştik. Doktor bana dikkat etmem gereken şeylerden bahsetmişti. Sürekli midem bulanıyordu zaten. Doğru düzgün birşey yiyemiyordum. Yesem bile sonu kusarak geçiyordu. İki kilo almıştım yinede.Hamilelikten sonra fit kalmak için aldığım kiloları not ediyorduk, ve gayet de sağlıklı besleniyor, sabahları deniz havası alıyor, elimden geldiğince güneşe çıkıyordum. İlaç kullanmamaya özen gösteriyordum.Bebeğin sağlıklı gelişimi için elimden geleni yapıyordum açıkcası. Ama bebeğimin babasından üç haftadır haber alamıyordum. O aramıyordu, ben aramıyordum.
İnat.
Cerenin telefonu hep kapalıydı. Kaan'a der diyede Ardayı aramıyordum.
Her neyse böyle işte.
Hazırlanıp tekrar annemin yanına geldim. "Ben hazırım."
"Çıkalım o zaman hadi."
Annemin koluna girdim ve beraber onun arabasına gittik. Arabayı o kullanıyordu. Zaten ben doğru düzgün süremiyordum da. Genelde Kaan sürerdi. Kaan... Neyse.
Bir kafenin önüne park ettiğinde tıpış tıpış onu takip ettim. Güzel bir masaya oturduk ve birşeyler sipariş ettik.
Benim meyveli tostum gelince direk yemeye başladım. O sırada telefon çaldı.
"Ne var?"
"Hayır gelmeyeceğim. Kızım burda. Unut onu."
"Senin... Neyse ağzımı bozma. Hayır dedim."
"Sakın!"
"Ahh! Deli olacağım!"
"Bir sorun mu var anne?"
"Önemli birşey yok tatlım. Sen ye yemeğini."
"Emin misin? Benimle paylaşabilirsin biliyorsun."
"Gerçekten önemli değil. Yesene beğenmedin mi?"
"Yoo. Sevdim."
Tostu bitirdikten sonra arkama yaslandım. Annem bu aralar sürekli böyle konuşmalar yapıyordu. Bir derdi olduğu kesindi ama bana söylemiyordu. Herkesin yaptığı gibi.
"Eve gitmemiz gerekiyor artık."
"Oturuyorduk ne güzel."
"Bir işim var annem." Deyip derin bir nefes aldı. Annemin bu saatte ne işi olacaktı ki?
Arabadan inip eve girdiğimizde, kolumdan tutup "Odadan çıkma. Kapını kapat. Kilitle ve açma annem. Bir arkadaşım gelecek. Seni görmemesi gerekiyor tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...