Açıklamaları okumadan geçmeyin lütfen :)
Arkadaşlar zorlu bölümlerden biri. Aslında itiraf etmek gerekirse, Daha önce Kaan ın ağzından yazdığım bölümde, Romantik Kaan oluyormuymuş onu denedim.Ve sizinle paylaşmak istedim. Fakat birlikte gördük ki, Fazla Romantik Kaan başa bela :) Gizemli bir kurgu olsun istemiştim, ve bilinmezin içine doğru kayıyoruz. Gerçekler çok acı belki, ama Arya da Kaan da bunun üstesinden geleceklermi göreceğiz. İşte gerçek Kaanın düşünceleriyle yazılmış bir bölüm.
"Onu orda öldürme ihtimali var!" diye bağırdım. Arya sadece önem verdiğim kadın değildi. Farkında olmadan intikamıma yardım eden bir kurbandıda. Zaten çocukça davranışlarına bakarak da onun bir kadın kadar olgun olmadığını biliyordum. O bir kız çocuğuydu. Aslında kimsesi olmayan bir kız çocuğu.
"Sen bu muydun lan!". Oturduğu koltuktan kalktı. "Bir kız için bu hale mi gelecektin ?"
"O bana lazım." dedim dişlerimin arasından. Benim olanı, başkaları sorgulayamazdı. Benim istediğim Ne Ardayı, ne de başka bir piçi ilgilendirirdi. "İşim daha bitmedi." diye konuştum. Karşımdaki duvarı izlemek zordu. Bakışlarım kadar soğuk olan tek şey duvarlardı belkide. Boş. Soğuk. Hissiz.
"Sizin yüzünüzden kendimi iyice iğrenç hissediyorum."
Bakışlarım Ceren'e kayarken kaşlarımı çattım. "Seninle ne alakası var? Ne yaptıysam ben yaptım. Sonunda acısını çeken de ben olacağım."
"Kız evleneceğinizi sanıyor Kaan! Önem veriyorsun madem ne diye yapıyorsun böyle?Kendin için tasarladığın sonu biliyormu gerizekalı!"
"Sesini si... Yükseltme." dedim ayağa kalkıp. Umurunda olmadığım insanlar için kendimi yormazdım.
"Ne halin varsa gör!... Dur biraz." dedi Yüzüne yerleştirdiği sahte alayla. Al işte. Şimdide gereksiz canımı yakma çabalarını sözlerle dile getirişini mi izleyecektim?
"Ona önem veriyorsun değil mi? Kimseye vermediğin Kadar. İyi." Dedi ellerini dizlerine vurup ayağa kalkarak.
"Nerde o?"Nerde? "Sonunda öleceksin belkide! Ve sen hala bir kızı koruyamıyorsun! Bu mu senin adamlığın! Bu kadar mı gözünü bürüdü bu siktiğimin intikamı!" Ağlayarak bağırırken, bana dokunacak o cümleyi bekledim. Ve sonunda da geldi.
"Sevdiklerini böyle mi koruyorsun sen!". Boynumda atan damar sinirime şahit olurken boğazına yapışmamak için elimi masaya vurdum. Çıkan ses, üçümüzün de sustuğu bu odada yankılanırken, Cerenin korkuyla açtığı gözlerine doğrudan bakıyordum.
"Sevmiyorum." Dedim tek, ve inandırıcı seferde. "Önemsiyorum."Gözlerinden akan yaşlara aldırmadan bağırmaya devam etti. Ne kadar komik göründüğünün farkında mıydı acaba?
"Seviyorsun işte! Sevmesen bu kadar şey yapar mıydın!"
"Ben sevmem." dedim dişlerimin arasından bağırarak. "Sevmeyi bıraktım ben."
Burnunu çekerken Arda'nın yanına yavaşca oturdu. "Sen gidince... Yada ölürsen işte. Düşündün mü o ne yapacak?" Sessiz çıkan sesine lamet ettim. Kadınlar bu kadar tehlikeli nasıl olabiliyorlardı? Kendini mi acındırıyordu, yoksa bunlar gerçek hisleri olabilir miydi?
"Ona herşeyi en son söyleyeceğim.Benden nefret edecek. Gidince umrunda olmayacağım."
"Saçmalama." dedi umutsuz çıkan sesiyle.
"Arya seni ölse bile bırakmaz.""Bırakmazsa ölecek zaten." Adımlarımı kırık kapıya çevirdim ve evden çıktım. Benim olan, bir itin elinde nasıl olabilirdi? Kim olursa olsun benim olanın, benim kolumun altından başka bir yerde yeri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...