"Onu buna inandırdın. Sırf intikam almak için. Şimdide onu seviyorsun. Seni anlamak için yıllardır uğraşıyorum oğlum."
Başımı okşarken, Arya nın bana verdiği huzurla eşdeğer bir huzur yakaladığımı hissettim. Bu anın tadı hiç bitmiyordu.
"Uğraşma." Dedim önündeki mavi oyuncak arabanın tekerleklerini kemiren Atakan'a bakarak. "Boşuna yorulmuş olursun."
Arabadan çıkardığı lastiği ağzına götürürken uzanıp elinden çektim. "Dişleri için ona ağızlık almıştın, niye arabalardan vazgeçemiyor ki."
"Sana çekecek anlaşılan. Sende böyle inatçıydın." Koyu kahverengi saçlarını geriye ittikten sonra bir bacağını, diğerinin altına alınca uzandığım dizlerinden kalktım. Yine o konuşmalarından birini yapacaktı. Üstelik karışmasını istemediğimi söylediğim halde.
Yere Atakan'ın yanına indim, ve önündeki diğer kırmızı arabayı elime aldım. Lastikleri diş izleriyle kaplıydı. Arabasının kapısının biri ise yamulmuştu, fakat o kadar arabası olmasına rağmen bu ikisinden vazgeçemiyordu.
Elimdeki arabayı minik elleriyle çekip arkasına sakladığında gülümsedim. Onunda kuralları olacağı kesindi. Kendi eşyasını bir başkasına vermiyordu.
"Nasıl bulacaksın onu?"
"Bilmiyorum. ...Elimden bir şey gelmiyor." Bu son cümleyi söyleyebildiğim ilk kadındı o. Gerçekleri su gibi bilen ilk kişi. "Onu..." dedikten sonra başımı koltuğa yasladım. "Bulamamaktan korkuyorum."
Başımı okşadı tekrar. O bitmek bilmeyen sevgisini paylaştı.
"O kadar kötü mü oğlum?"
"O kadar kötü. Eğer, sırf canını yaktığım için yapıyorsa bunu, o zaman elimden birşey gelmez. Çünkü o da canımı yakmak için Aryaya ihtiyacı olduğunu biliyor."
"Onunla ben konuşurum. Denerim yani. Belki dinler ha?"
"O kimseyi dinlemez. ... En çokta, Aryayı arayamıyorum ya, ondan nefret ettim. Sanki kendi gelsin diye bekliyor gibiyim."
"Yapacak birşeyin yok oğlum." Başımın üzerini öptü. "Kuralları biliyorsun. Plan yaparsan, onu öldürür."
Benim aklımı ise başka bir soru kurcalıyordu. Atakanı parka götürdüğümde, beni aradığında, telefonda 'Yaklaşma' demişti.
Tanımadığı bir adam olsaydı, yanlış tuvalete girdiğinden bahsederdi. Aryanın tanıdığı birine kaçırttığına göre kim o kişi? Bu işin içinde ondan başka kimler var?
"Ben gidiyorum." dedim birkaç dakikalık sessizliğin ardından. Burda oturmak canımı daha da sıkıyordu. Bu ev ister istemez beni geriyordu.
Atakan arabasını koltuğun kenarına fırlatıp ellerini çırpmaya başladığında ayağa kalktım. Benim gibi, o da yere tutunarak ayağa kalktığında sırıtmadan edemedim. Yūrümeyi bilmemesine rağmen her seferinde deniyordu. Ayakta durmak konusunda başarısız olduğu da söylenemez.
Oturur vaziyette yere tekrar düştüğünde eğilip kıvırcık saçlarını karıştırdım.
"Bir şey öğrenirsen beni de aramayı unutma sakın."
"Tamam." diyerek mırıldandım, ve kapıya doğru yürmeye başladım. Kısa etekli hizmetçi önümden yürüyerek beni kapıya götürürken, bu durumdan artık sıkıldığımı belli ederek önüne geçtim, ve kapıyla aramdaki son adımları da tamamlayıp ,açıp çıktım. En azından kapıdan yanlız çıkabilmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...