Multimedia, Arya ve DEnizin çektiği ilk fotoğraf.
Kaan mı, Yolsa kendi iradem mi?
Düşündüm. İrade nedir? İnsanın kendi kararlarını kendi verebilmesi. Düşünebilmesi. Uygulayabilmesi. O zaman bir insanın iradesinin başka bir insana ait olması imkansız. Öyle bir durum varsa , o insan iradesiz sayılır çünkü düşünemedikten sonra zaten uygulayamazda.
Bir daha düşündüm. İradem ne yapmamı ister diye.
Berkanla gidip yemek yemek ve sonra Arda'yı arayıp yardım istemek mi?
Yoksa Kaan'la gidip ne olacağını bilmeden beklemek mi?
İkisinin bakışları üzerimde dolaşırken "Berkan." dedim başımı eğerek on bir bakış attıktan sonra. "Kaanla gitmek zorundayım."
"Zorunda değilsin. Neden zorunda olacakmışsın?"
"Çünkü onu seviyorum." dedim başımı eğerek. Berkan iyi bir insandı. Üzmek istemiyordum onu. Ama evren bilerek onu üz diyordu sanki.
"Kendini kandırmaya devam et."
Berkan sert adımlarıyla arabasına binip arabayı geriye sürerken yine yanlız kalmıştık.
Berkan ve onun arasından onu seçmiştim. Tabiki de onu seçecektim çünkü kendi kararımdı. Onu sevmek yani. Fakat bu, bugün yaptığım yüzsüzlüklerin bedeli değildi.
Çantamın askısını düzelttikten sonra arkamı dönüp geldiğimiz yoldan yürümeye başladım. Onu seçmem demek, koşup kollarına atlayacağım anlamına gelmez çünkü.
Onun beni reddettiği, ve benim rezil olduğum gerçeğini değiştiremez.
Kolumdan tutup geriye çektiğinde ona dönmek zorunda kaldım. "Nereye?"
"Seni ilgilendirmez." dedim nefesimi vererek.
"Nereye?"
"Duymuyor musun beni? İl-Gi-Len-Dir-Mez."
Yardım dilenircesine başını yukarıya kaldırdı. Sonra sıkıldığını belli eden gözleri bana odaklandı. "Ben bırakırım."
"Yürümek istiyorum." dedim arkamı dönmeye çalışırken. Fakat birden gürlediğinde hareketsiz kaldım.
"Niye o beynini siktiğimin arabasına bindin o zaman?!"
"Düzgün konuş." dedim dişlerimin arasından. Kūfretmesi ona bazen ayrı bir hava katıyordu. Fakat bazende sinirliyken sinirlerimi daha da bozuyordu. "Beni İstemedin gidiyorum. Bırakmana da gerek yok.Yürüyecektim ısrar etti binmek zorunda kaldım. Bu kadar."
Sağ elini saçlarının arasından geçirdikten sonra düz bir ifade takınarak konuştu. "İşim var diyorum. Bunun neresini anlamıyorsun?"
"Bir şey demiyorum zaten." Diye sesimi yükselttiğimde başını iki yana salladı sıkıntıyla.
"Abimin kasası açılacak. Orada olmam lazım." dediğinde sustum. Ve kendime bir söz verdim. Birdaha insanları dinlemeden yargılamayacağım. Rezillik tam da bu değil mi? Kendi kendime sorunlar yaratıyorum bir de ya. Sanki yeterince sorunum yokmuş gibi.
"Bunu şimdi mi söylüyorsun?" dedim hayretle. Aslında onun da suçu vardı. Daha önceden söylemiş olsaydı tabikide onu tutmaya kalkmazdım. Ailesinin onun için ne kadar önemli olduğunu biliyorum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...