Erken gelen bölüm sarılması yapalım mıı? ^^
Neden özelden sövüyorsunuz bilmiyorum. Kötü bir şey mi yaptım? Hikayenin akışı hoşuna mı gitmedi bilmiyorum. Ama eğer devam edeceksen hiç yazmayacağım o olacak. İnsanın ağırına gidiyor, üzülüyor. Böyle burdan bu şekilde uyarı yapmak istemezdim ama anca bu şekilde durdurabileceğimi duşundum.
Hoşunuza gitmeyen şeyler yazıyorsam -ki bence şuan ki bölümlerin içeriği gayet olumlu- kusuruma bakmayın, istemeyen okumasın. Çünkü ben duygularıma göre yazarım her zaman. Özel hayatım çok çalkantılı. Bir öyle bir böyle yaşıyorum ailem gereği. O yüzden bolümler arası uyuşmazlıkta oluyor bazen. Fark ediyorum. Ben yazmayı, kaçış olarak görüyorum. Başka alemlere giriyorum. Kafamda sadece Arya ve Kaan oluyor.Üzgün olsam da keyif alıyorum.
Yani sen benim o anki ruh halime elinle şekil veremeyeceğine göre hiçbir zaman tam olarak senin istediğin gibi yazmayacağım. -Üstünüze alınmayın o kişi kendini biliyor.-
Umarım özel hayatıma karışan tacizlerine bir son verirsinde bende bu şekilde uyarılarda bulunmak zorunda kalmam.
İyi okumalar^^
---
Kaan, beni nasıl bulduğunu ve şu kolyelerin olayını anlattığında büyük bir şok geçirmiştim elbette. Fakat şuan o şokun ne kadar yersiz olduğu kanısına varıyordum.
Büyûk ahşap masanın başında oturan Haluk Arkın, şu anın daha stresli olduğunu hissettiriyordu.
Hayır hayır, yanlış anlamayın. Komik bir adam aslında. Beni kaçırdığında bu yüzünü hiç göstermemişti. Belki de bu ani değişim korkutmuştu beni biraz.
Elimdeki çatalı tabağın kenarına koyup suyumu ağzıma doğru götürüp birkaç yudum aldım.
Haluk Bey, çatalındaki etini ağzına atıp dirseklerini yasladığı masada gözlerini gezdirdi. Bunu yaparken, gözleri bir bana, bir de sanki çok normal bir durumdaymışız gibi karşımdaki sandalyede yemeğini yiyen Kaan'a çevirdi.
Sonra dudağının kenarını çarpık bir gülümseme aldı. "Ben seni böyle mi yetiştirdim hergele?" dedi gülerek.
Kaan Beyciğim, gözlerini tabağından ayırıp gözlerini bizde gezdirdi. "Ha?"
"Kız geriliyor, sen anca yiyorsun.Romantik olmazsan kız kaçar oğlum."
Kaan omuz silkip "Sıkıysa kaçsın." dedikten sonra yemeğe devam etti.
Seni boğazından bıçaklamak istiyorum Kaan. Hunharca.
Haluk bey kısaca güldükten sonra yemeğe devam etti. Geriliyordum evet. Çünkü sadece oturmuş yemek yiyorduk. Ne konu vardı ortada, ne başka birşey. Bu akşamın nasıl biteceği hakkında pek bir fikrim yoktu.
Birkaç dakikalık bir sessizliğin ardından, Haluk Bey dirseklerini masaya dayayarak konuştu.
"Konuşmamız gereken bir konu var."
Allah'ım şükürler olsun!
Kaan da kollarını göğsünde bağlayıp sandalyesini biraz geri iterek yayılarak oturdu. Doymuştu sonunda.
"Sizin durumunuz hiç uygun değil." dedi yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadan.
"Ne varmış durumumuzda?" Aklımı okudun azgın kaplan.
"Değil işte." diye kısa bir açıklama yaptı omuz silkerek. Tavırları, gülüşü, Kaan'a o kadar çok benziyordu ki, bu beni korkutuyordu.
"Açık açık söylesene şunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...