Yorumlarınızın hepsini okuyorum, ve herkese teşekkür ederim :) Bu bölûm biraz geç geldi sizi beklettim biliyorum ama biraz rahatsızdım. Öyle ki televizyon sesi bile işkence gibi geliyordu, bırakın bölüm yazayım. Ama bir sonraki bölümü iki yada üç gün içerisinde paylaşacağım. 😘
İyi okumalar ^^
-
"Korkuyorum." Dedi o güzel, çekingen sesiyle.
Korkularının da hayallerinin de baş kahramanı olarak ona gülümsedim cesaret verircesine. Ulan benden korkmadığı kadar korkuyordu şu bisikletten.
"Önce bir binsen, ben seni tutacağım zaten."
"Tutacak mısın?"
"Tutacağım güzelim, bin hadi."
Başını sallayıp o delisi olduğum bacaklarından birini bisikletin öbür yanına atıp ayağını pedala koyduktan sonra diğer ayağını yere bastı ve bana çevirdi gözlerini.
"Ee şimdi ne yapacağız?"
Odaya gidip yatak odasında eğlenceli vakit geçirebiliriz. Çünkü aylar oldu ve bu adamın canı seni çekiyor. Ve... Bilerek mi giydi bu şortu? Bakışlarımı şortundan gözlerine çevirdiğim an, gözünde bir çok farklı durum sezmiştim. Bir yandan istiyordu ama bir yandanda korkuyordu. Genelde hep bu ikilemde kaldığı için sınırlıyordu zaten davranışlarını. İkisini de seçmiyor pes ediyordu. Bu yüzden şimdiye kadar hayatında olduğum sürece yanımda özgürce istediğini yapabilmesi için izin veriyor, olanak sağlıyordum.
İçki mesela. Belli etmese de başka bir mekanda içtiğinde sarhoş olmaktan kokuyordu. Bu yüzden bende sadece yanında ben varken içki içmesine izin veriyordum. Sarhoş olunca dünyayı umursamıyor. Biri gel dese gidecek kadar saflaşabiliyordu. Zaten saf olan kadınımın sırlarını, sarhoş olduğunda başka birinin duymasına da izin veremezdim. Bana anlatırdı zaten iyiyi kötüyü. Başkalarına da herşeyi anlattığında ne özelimiz kalırdı ki?
Başımı kaldırıp gökyüzüne karşı bir nefes aldım. Kesinlikle sabıra ihtiyacım vardı.
Aramızdaki mesafeyi kapatıp bacağını tuttum, ve yerdeki ayağını da pedala bastırdıktan sonra tek elimle devrilmemesi için bisikleti tutup diğer kolumu beline sardım.
"Sür hadi. Dizlerini kıracaksın ama."
"Nasıl kırıcam?"
"Dizini bük Arya, dizini."
"Ya sinirleniyorsun ama."
"Ulan nasıl sinirlenmeyeyim?"
"Ya çok sıcak oldu denize mi girsek biraz?"
"Daha geleli on beş dakika oldu güzelim."
Farkında olmadan Gözlerini kısıp dudaklarını büzerek başını hafif yana yatırdığında eriyip biten sadece ben değil, yanımızdan kaplumbağa hızıyla geçen iki ergen de olmuştu.
Onun bu hallerinin bana ait olması gerekirken şöyle şeyleri dışarıda yapması tam bir işkenceydi. Günde kaç herif yumrukluyorum gizliden, sayamıyordum.
Gözlerimi kısıp bebelerden öndekinin gözüne bakıp sağ taraftaki ormanlık alanı işaret ettim başımla çaktırmadan.
Herif başıyla ne var dercesine hareket yapınca aynı şeyi bir kez daha yaptım. Ulan laf anlatmak ne zor elaleme.
"Tamam sen git odaya giyin, ben geleceğim."
Sendeleyerek bisikletten bacaklarını çektikten sonra, ben bisikleti kenara dayarken duramamış konuşmuştu yine. Meraklı Melahat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Teen FictionŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...