61.Bölüm 3. Kısım

62.6K 1.9K 290
                                    

Öncelikle, Yorumlarının hepsini okuyorum beste, rahat ol :D @blogerbeste

Bu kadar dkkd


iyi okumalar ^^


--


"Daha ne kadar bekleyecekmişiz beyefendiyi?"

Haluk Amca arayıp, bir saate kadar evde olacaklarını söylediğinden beri her beş dakikada bir bunu söylüyordu kendisi Arda bey.

Ceren umutsuzca bekliyordu çünkü o hala inanmıyordu Kaan'ın gelecek olmasına. O gururu büyük gelmez diyordu.

Arda ise Yelizin ihanetini kaldıramamanın verdiği yükle, sadece oturuyor ve susuyordu. Yelizin bu yaptığı kalleşlik, sadece beni ve Kaan'ı etkilememişti. Ardayı da etkilemişti. Belkide Yelize olan nefretimin gitgide artmasının nedenlerinden biride buydu.

Peki ben ne yapıyordum?

Haluk Amca beni zorla eve gönderdiğinden beri, ordan oraya dolaşıyor, bir orayı bir burayı topluyor, ne giyeceğime karar veremiyor ve on beş dakika bir üzerimi değiştiriyordum. Neyseki sonunda sade bir modelde karar kılabilmiştim.

Yüksek bel siyah dar bir pantolonun üzerine, bordo renk yarım bir adidas tişört giymiştim. Kaan'ın sevdiği renklerde giyinmeyi bile seviyordum ben.

Öte yandan içimde öyle bir heyecan vardı ki, ne yapacağımı ve nasıl davranacağımı şaşırıyordum saatlerdir. Saat 7ye yaklaşıyordu. Tahminen 5 saattir bu konumdaydım. Tekrar onun kollarına girebilecek olmanın verdiği his öyle büyüktü ki, Kaandan başka hiçbirşeyi düşünemiyordum.

Akşam onunla uyuyacaktım!

Akşam Onunla Uyuyacaktım!

AKŞAM ONUNLA UYUYACAKTIM!

Bu beş aydır her gece hayal ettiğim en büyük düşümdü. Gece korkusuzca, saat başı uyanmadan, sevdiğim adamın kollarında uyuyabilecektim.

"Kapı çalıyor!" Cerenin cırlamasıyla fırladım yerimden. Duymuyordum ki hiçbirşeyi!

Sanki bir şey olacaktı, ve şu son saniyeler hiç geçmeyecekti. Sanki imkansızdı. Sanki kıyamet kopacaktı, ve ben onun yüzünü bir daha görmeden, kokusunu bir daha hissetmeden ölüp gidecektim.

"Hadi git açsana!".

Bu son uyarıyla, yangından mal kaçıracakmış gibi çaldığını fark ettiğim kapıya koşturdum. Kapının önüne geldiğimde, hiç duraksamadan açmıştım kapıyı.

Gördüğüm insanın o olup olmadığı konusunda emin olamıyordum. Rüya gibiydi ve ayırt edemiyordum. Belki elimin parmaklarını saymalıydım bilmiyorum.

Her zamanki gibi kokusu doldu önce içime. Gözlerimi kapayıp ona sarılmak geçmişti içimden ama hareket edememiştim.

Değişmişti.

Karşımda dikilirken, kollarındaki ve omuzlarındaki kaslar daha da belirginleşmişti şimdi. Sanırım bu beş ay boyunca vücut çalışmış olmalıydı. Altında siyah bir kot, üzerinde ise gri bir tişört vardı. Boynunun çekiciliğine atılmak istiyordum. Kollarımı ona dolamak ve bir saha hiç çekmemek istiyordum.

Kazanmışken bir daha kaybetmek istemiyordum.

Özlem dolu gözleriyle beni süzerken, birkaç saniye sonra yüz ifadesi değişmeye başlamıştı. Boynundaki her zamanki damar, her sinirlendiğinde olduğu gibi atmaya başlayınca, yutkundum korkarak. Bana mıydı ki acaba bu siniri?

SERSERİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin