"Hakkında şikayet var kızım. Kızın yüzünü mahvetmişsin"
"Ama şimdi memur Bey, o da sizin sevgilinizin sırtını tırmalasa Kaan Kaan diye yavşasa sizde birkaç çizik atarsınız bence."
"Ne diyorsun kızım sen?"
Kısık sesle "Pardon." Diye mırıldanıp başını öne eğerken, çaktırmadan gülme çabalarımı bir kenara atmaya çalıştım ama olmuyordu. Yaptığı onlarca saçma açıklamayı ve ilk çıktığımız tarihten başlayarak beni polis memuruna anlatmaya başlayışını hatırladıkça kahkaha atasım geliyordu. Burnu biraz daha sürtsün, halledecektim zaten. Tabi o şuan umutsuzca bana bakıyor ve yardım istiyordu gözleriyle ama bu anları bir daha göremeyeceğim için sonuna kadar bekleyecektim.
"Şunu bir imzala bakayım."
"Niye?"
"Kızım imzalasana şurayı!"
Adam ya kalp krizinden gidecekti, ya da dayanamayacağı için. Cidden iki saattir bir dilekçe yazıp ifade imzalayamamıştı. "Sabıka kaydım olursa nasıl kariyer yapacağım ben!" Yakarışları biteli yaklaşık on beş dakika oluyordu sanırım. Şimdide inkar aşamasındaydık.
Titreyen elini uzatıp kalemi kavradıktan sonra gözlerini bana çevirdi. Başımda onay verdiğimde sıkıntılı bir nefes verip kağıdı imzaladı, ve kalemi kağıdın üzerine yavaşça koyup memurun önüne itti.
"Gidebilir miyim artık?"
Yanlışlıkla sesli güldüğümde, hemen karşı sandalyesinde oturan bana tehlikeli bir bakış atıp kaşlarını çatmıştı.
Ah, bebeğim bu bakışlar beni sadece tahrik eder.
"Öyle hemen gidemezsin diyorum ya kızım! Şikayetlerini çekerlerse gidersin."
"Şey siz söylerseniz çekerler belki. Sizi dinlerler bence."
"Tövbe estağfurullah tövbe tövbee." Polis, telefonu alıp bir numara çevirdikten sonra kızgın bakışlarını duvara dikip aradığı kişiyle konuştu.
"Oğlum bitmemişmi hanımefendinin pansumanı daha?"
"Çabuk gönder öyleyse, benim daha dayanacak gücüm kalmadı."
"Hadi hadi, çabuk."
Şimdi iş başa düşüyordu ha?
"Hiç yolu yokmu yani? Hapislerde mi çürüyeceğim ben? Biz daha evlenememiştik bile."
"Ben bir elimi yüzümü yıkayayım.". Polis kollarını sıvayarak odadan çıktığında, Arya başını ellerinin arasına alıp titrek bir nefes vermişti.
"Ne yapacağım şimdi ben?"
Üzgün bakışları bana dönüp yardım istercesine baktığında, daha fazla uzatmamaya karar vermiştim.
"Geliyorum güzelim, çıkma buradan."
"Tamam." Diye fısıldayıp geriye yaslandı ve gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı.
Odadan çıkıp şu kızı ararken Aryayı düşünmüştüm. Kıskanç olduğunu biliyordum ama böylesine şeyler yapabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Kızın yüzünü param parça etmişti. Bir daha onun yüzüne bakılır mıydı bilmiyordum. Hoş, kızın yapay olduğu her halinden belli olduğu için şimdiye kadar yüzüne bakıyorlarsa yatağa atmak için bakıyorlardır. Başka türlü bir erkeğin öyle bir kadını seçeceğini düşünmüyordum çünkü.
Koridorun sağ tarafındaki odadan çıktığını gördüğümde, tereddüt etmeden kıza doğru yürümeye başladım. Ne olacağını bilmediği için yüzünde iğrendiğim bir gülümsemeyle bir bacağını diğerinin üzerine atıp ona ulaşmamı bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ #Wattys2016
Novela JuvenilŞarap rengi yalnızlığın içinde siyah bir boşluktayım, oturuyorum. Gözlerimin mavisi soluk. Dudaklarımda kan tadı var, emdikçe kokusunu da alıyorum. Uzuvlarım kımıldamak için gün batıracakken, güneş batmamak için ay taklidi yapıyor. Dünya bana ters d...