11

313 38 0
                                    

BÖLÜM 11

Günler hızla geçiyordu. Dilek ile aralarında sessiz bir anlaşma yapmış gibiydiler. Mümkün olmadıkça birbirleriyle çok sık konuşmuyorlardı. Saruhan'ın ya da Jibit'in istekleri, ihtiyaçları haricinde konuşacak ortak bir konuları yoktu. Belki vardı ama Murat günler öncesinde Dilek'i sözleriyle kırdığından aralarına bir duvar örülmüştü. Pazar günü olmasına rağmen kendisini çalışma odasına kapatmıştı. Düşünüyordu. Kendini bildi bileli her şeyi düşünen bir adam olmuştu. Bugün Dilek evde değildi. Pazar gününü kuzeniyle geçirmek istediğinden ona izin vermişti. Çocukların sesini de duyuyordu. Özellikle de Jibit'in, Kaya'yı delirtmek üzere olduğunu belli eden tiz sesini. Saruhan, yanındaydı. Çalışma odasındaki deri koltuğun üzerinde mışıl mışıl uyuyordu. Murat, bazen ona bakmanın bile başındaki ağrılara iyi geldiğini biliyordu. Onun kadar saf ve masum olabilmeyi öyle çok isterdi ki... Arkasına yaslandı. Elleriyle saçlarını karıştırıp,oflarken buhran geçirdiğini hissediyordu. Daha önce aklının bu kadar karıştığı hiç olmamıştı. Ya da duygularının bu kadar baskın. Terazinin hangi tarafında durması gerektiğine karar veremiyordu. Çocuklarla ilgili her konuda fazlasıyla hassastı. Bunu bir başkasına anlatmaya çalışmak o kadar zor geliyordu ki...

Bir de Dilek vardı tabi. Gerçi son zamanlarda aklında hep o vardı. Her yerde onu düşünüyordu. Uyurken bile rahat vermiyordu. Murat, Dilek gibi kızlarla ilgilenmezdi. Her şeye cevap veren, kavga etmeye hazır, her daim bağıran kızlardan hoşlanmazdı. Ve Dilek bu konuda bir istisnaydı. Murat'ın listesindeki tüm eksi özelliklere sahip olmasına rağmen Murat onu düşünmekten ve bazen de düşlemekten geri kalmıyordu. O gece, bu odada yüzüne bakıp 'Kıskanıyor musunuz?' diye sormasını unutamıyordu. İnsanların çoğu söz konusu duyguları olduğunda neden bu kadar çarpık ve kırıcı sözler kullanır anlayamıyordu. Murat da anlamıyordu. Tek istediği kızın yakının olmasıydı. Başını çevirdiğinde onu görebilmeli, sesini duyduğunda onu can kulağıyla dinlemekti. O kısacık, küt, dalgalı saçlarını etrafında koşuştururken sinirle çekiştirmesini izlemek istiyordu. Ya da oğluna yemek yedirmeye çalıştığında suratını asmasını, ona dil çıkardığını...

"Allahım" diyerek yüzünü elleriyle kapattı. Deliriyordu sonunda. Sürekli onu düşünmesinin, bu kadar çok istemesinin sebebini başta cinsel bir çekim olarak algılamıştı. Bu... Olabilirdi. Sonuçta sağlıklı bir erkekti. Ancak Dilek ona ne zaman kırgın gözlerle baktı,işte o zaman, Murat bunun sadece tensel çekimden kaynaklanmadığını anladı. Onun yanında kendisini sürekli gergin ve kontrol edilemez hissediyordu. Elini kolunu çoğu zaman nereye koyacağını şaşırıyor, tıpkı kızın verdiği tepkilerin aynısını veriyordu. Ona sataşıyordu. Hayır, aslında birbirlerine sataşıyorlardı. Murat, ona dokunmak istiyordu. O ince,kavisli dudaklarını öpmek istiyordu. Kendisine kızıp, öfkesine yenik düştüğünde,vücudunun belirli yerlerine indirdiği yumrukları sımsıkı tutup,açmak,ellerini sımsıkı avuçlamak istiyordu.

"Kafayı yiyorum" diye mırıldandı. Düşündükleri akıl alır gibi değildi. Sadece bir ay içerisinde –ki Dilek kendileriyle çalışmaya başlayalı an itibariyle bir ay olmuştu- kıza karşı nasıl bu kadar ağır bir çekim hissedebiliyordu anlamıyordu. Düşünceleri koltuğun üzerinde bacaklarını kımıldatan oğlu tarafından bölünürken, derin bir nefes alarak, gülümsedi. Yorulmuştu. Yerinden kalkarak gözlerini yumup açan oğlunun başına gitti. Yanında dizlerinin üzerine çökerek, bir elini başının üzerine koydu. Bu iyi gelmişti. Aklı ve hatta kalbi,kural bozan dadılarıyla öylesine meşguldü ki bir yerden sonra huzursuz hissettiriyordu. "Günaydın oğlum" diye mırıldandı Saruhan kuş gibi ağzını açıp, esnerken. "Gel bakalım buraya."

Ona bayılıyordu. Murat, oğlunun başını omzuna dayadığında, onun verdiği tepkilerden anlıyordu. İkisi birbirini olabilecek en güzel şekilde tamamlıyorlardı. "Bab-ba" diyen küçük oğlan bir eliyle gözünü ovuştururken, diğer yandan da içini çekiyordu. O sırada sırtını kontrol eden genç adam terlememiş olduğuna kanaat getirince "Hadi bakalım" deyip ayağa kalktı. Odadan çıkıp, içeri salona girdiler. Kaya, yere sırt üstü uzanmış uyukluyordu. Jibit de onun hemen aksi yönünde uzanmış, yattığı yerden tuhaf bir açıyla televizyon izliyordu.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin