BÖLÜM 59
Evdeki fazla eşyaları gelen nakliye aracının elemanlarına verirken en fazla kullanabileceklerini kendisine ayırıyordu. Belemi, geçen bir günün daha ardından küçük dairesinde bir başınaydı. Kaya ile ne zaman görüşeceklerini merak ederken bir yandan da gitmek için hazırlık yapıyordu. Buna daha fazla katlanamayacağını biliyordu. Ya adamı vururdu – ki bunu yapması an meselesiydi- ya da delirirdi. – ki yarı yarıya deliydi.- Kapının önünde oluşan hengameye sinirle baktığı sırada içeri giren kuzenini görünce daha fazla sinirlendi. "Önemli bir sorunumuz olmadığı müddetçe görüşmesek demiştim." Diye tısladığında Doruk bir elini saçlarından geçirerek gülümsedi. "Bahar yağmuru var dışarıda," dedi bir eliyle ıslak saçlarını karıştırırken "Ben de evde olacağını düşündüğümden sana kahvaltılık bir şeyler alıp getirdim." Bunu söylerken çok tatlı gülümsüyordu.
"Ben aç değilim," dedi Belemi "Sabahları kahve dışında bir şey yemem ve içmem!"
Doruk, elindekileri mutfağa götürdü. Tezgahın üzerine bırakıp "Ben açım," dedi "Kıymetimi bil ve bana kahvaltı hazırla." Dedikten sonra başını kaldırıp kuzenine baktı. "O kadar da sevilmeyecek biri değilim, biliyorsun?" dediğinde Belemi daha fazla dayanamayarak gülümsedi. Doruk, işte böyle dercesine ona göz kırptıktan sonra kızı yanına çağırarak dolaptan tabakları çıkardı. Kahve makinesindeki kahve hala sıcak ve taze olduğundan, kendisine de bir kupa aldı. Belemi'nin karşısına geçip oturdu. "Anlat bakalım?" dedi poğaçasından kocaman bir ısırık aldıktan sonra "Neden hala buradasın? İmzayı attığını duydum. Başka bir görev mi verdiler?" diye sorduğunda Belemi başını iki yana sallayarak "Hayır," dedi "Kaya yüzünden buradayım."
Doruk, öksürdü. Burnunu çektiği sırada "Birlikte misiniz?" diye sordu "Ne zamandan beri?"
Belemi "Hayır, birlikte falan değiliz. Beni tanımaya çalışmak istiyormuş" dediğinde Doruk "Bak sen şu Kaya efendiye?" diye söylendi "Ee?"
Belemi "Dedikodu ssevdiğini bilmiyordum."
Doruk, ona tatlı tatlı baktıktan sonra "Sana bir sır vereyim, güzelim," dedi "Erkekler dedikoduyu kadınlardan daha çok sever ama asla belli etmezler, hı?" deyip göz kırptı. Sonra Belemi'yi dinlemeye başladı. Kızın açık açık anlattıkları karşısında bir an ne diyeceğini şaşırmış olsa da, üzerine çok fazla kafa yormadı. Belemi ile kuzen olmuş olsalar da yetişme şekilleri ne yazık ki aynı değildi. Belemi'nin zevk istiyor oluşunu yargılayamazdı. Ne de olsa bir zamanlar kendiside uçkuruna aşırı düşkündü. Bir zamanlar...
"Bu adam seni alır." Deyip başını sallarken Belemi "Alsın! Bende onu istiyorum zaten." Dedi. Doruk, kızın sözlerine gülerken "Öyle değil." Dedi "Evlenme anlamında diyorum. Bu kadar ağır başlı bir adamın seni tanımak için bu kadar zahmete gireceğini düşünmüyorum."
Belemi, huzursuz olarak arkasına yaslandı. İştahı kaçmıştı. Tabağını öteye doğru iteledikten sonra "Onunla aramda bir şey olamaz" dedi "Bunu yakında o da anlayacak."
Doruk "Anladığım kadarıyla sen de bir şeyler hissediyorsun?"
Belemi, elleriyle gözlerini ovalayıp başını salladığında "Ama bu yeterli değil" diye söylendi. Doruk, insanları birbirine bağlayanın da, onları birbirlerinden ayıranın da sırlar olduğunu biliyordu. Bunu çok net ve acı bir şekilde öğrenmişti. Belemi'nin hayatında her ne oluyorsa ve o bu kadar eminse ona beylik laflar ederek, ümit vermeyecekti. İnsanların hayatlarına karışmaması gerektiğini biliyordu. Dahası Belemi gibi bir kadının hayatına karışabileceğini de düşünmüyordu.
Yarım saat sonra kuzeninin dairesinden ayrılırken düşünceliydi. Belemi ise kapıyı ardından kapattığında huzursuz. Masanın üzerinde durmakta olan bilgisayarından mail geldiğini belli eden ses tüm dikkatini çektiğinde, oraya doğru yürüdü. Nolan'dandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
General Fiction"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...