BÖLÜM 39
Apartman boşluğunda yankılanan hırıltılı nefesler adım attıkları her saniyede biraz daha şiddetleniyordu. Dilek, yürümekten yorulmuş bir haldeydi. Keza Jibit de öyle. Ellerindeki poşetler artık iyice ağırlaşmaya başladığından adım attıkları her basamakta durup dinleniyorlardı. Jibit, arada homurdanarak konuşuyor Dilek ise sabırla onu bekliyordu. Nihayet kapının önüne vardıklarında Dilek rahat bir nefes alarak ayağıyla kapıya vurdu. Bir kere... İki kere... Zübeyde'nin bu saatte evde olduğunu biliyordu. Kapıyı açmaması için hiçbir nedeni yoktu. Sinirlenerek zile bastı. Parmağını düğmenin üzerine bastırıp,ardı ardına çalarken içeriden "Ne oluyor ya?" diye bağıran kuzeninin sesini işitip, bekledi. Jibit ile göz göze geldiklerinde gülümseyen genç kız, kapının aniden açılmasıyla başını çevirip kuzenine baktı.
"Selam." Dedi yüzüne bakıp ardından içeri girerken.
Zübeyde, dağılmış saçlarını bir eliyle toparlamaya çalışarak kapıyı kapattı ve peşlerinden içeri girerek "Pardon da seni içeri davet ettiğimi hatırlamıyorum." Dedi.
Dilek, Jibit'in elindeki poşeti alarak mutfağa girdi. Ona da elini yıkamasını söyleyip, banyonun yerini gösterdi. Kuzenine kısa bir bakış attıktan hemen sonra mutfağa geri dönerek, marketten aldıklarını tezgahın üzerine çıkarmaya başladı. "Öhöm" diyerek boğazını temizleyen kuzenine bakmadan "Burası benim de evim." Dedi "Unuttuysan diye söylüyorum yarı kirasını hala ben ödüyorum."
Zübeyde, tıslamaya benzer bir ses çıkarınca başını kaldırıp ona baktı. "Yorgun görünüyorsun." Dedi "İyi misin?"
Gözlerini kısan Zübeyde ona aksi bir halde bakmaya devam ederken "Uykumun içine sıçmasaydın iyi olabilirdim." Diye söylendi. Sonra arkasında hissettiği kızla daha fazla gerildi. Jibit, ondan bakışlarını kaçırarak Dilek'in yanına gittiğinde Zübeyde derin bir nefes alıp, sabır dilendi. Bu sırada Dilek de ona söyleniyordu. "Gidip bir duş al." Dedi "Birlikte yemek yapacağız."
Dilek'e orta parmağını göstererek arkasını dönerken Jibit, Dilek'e bakarak "O ne demekti?" diye sordu.
"Boş ver, güzelim." Dedi Dilek kızın saçlarını okşayıp "Bilmen gereken bir şey değil."
**
Zübeyde neredeyse bir saat sonra yanlarına geldiğinde şaşkınlıktan küçük dilini yutmak üzereydi. Dilek ve Jibit, yere oturmuş fasulye kırıyorlardı. "Ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Bir eli ıslak saçlarına gitmişti. Dilek, Jibit'e bakarak göz kırptıktan sonra küçük kız Zübeyde'ye bakıp "Taze ayşe pişirecek, Dilek." Dedi. Zübeyde, kıza gözlerini devirerek yaklaştı. Yere yanlarına oturduğu esnada "Ayşe fasulye o" dedi. Sonra uzandı ve kuzeninin önündeki ayıklanmamış olan fasulyelerden biraz alıverdi. "Bunlar ne?" diye sordu "Ne zamandan beri konserve yapıyoruz?"
"Bunlardan konserve mi olur Zübeyde? Bir buçuk kilo aldım gelirken." Dedi Dilek.
Zübeyde "Neden?"
Dilek "Çünkü canım istedi. Başka?"
Zübeyde, önce Jibit'e baktı. Sonra dönüp kuzenine "Benimle bir daha konuşmayacaksın sanıyordum." Dediğinde Dilek "Ne kadar merhametli olduğumu unuttun sanırım." Diye alay etti. Zübeyde, ona bakıp başını iki yana sallarken "Neden onu da yanında getirdin?" diye sordu. Jibit, gözlerini kısmış yüzüne bakıyordu. "Beni yiyecekmiş gibi bakıyor." Dedi sonra.
Dilek "Sadece anlamak istediği için bakıyor." Dedi "Üzerinde durma. Kuru soğanın var mı?"
Zübeyde, başını sallarken ayağa kalktı. Anlaşılan bugün uzun bir gün olacaktı. Yarım saat sonra mutfağın içini saran kavrulmuş soğan, hem Zübeyde'nin hem de kızların ağzını sulandırmıştı. Dilek, fasulyeleri ocağa koyup, üzerine biraz domates ve tuz attıktan sonra pişmesi için altını kısıp, kapağını kapattı. Ellerini yıkayıp, kuruladıktan sonra "Kim içecek bir şeyler ister?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
Genel Kurgu"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...