16

270 30 1
                                    

Bölüm 16

Ertesi gün uyandığında bir kere daha şaşırmıştı. Murat ve çocuklar odalarında değillerdi. Dilek, saçlarını karıştırarak iç geçirdi. Ne oluyordu böyle? Dün akşam tek kelime etmeden uyuması şimdi de bu. Acaba öpüştükleri için mi böyle davranıyordu? Dilek, bunun düşüncesiyle kıpkırmızı oldu. Eğer Murat Albayrak bunun için kendisinden kaçıyorsa Dilek gözyaşlarına boğulmadan hemen önce onu öldürürdü. Odanın kapısını kapatıp dışarı çıktı. O sırada cep telefonuna gelen mesaj sesi durmasına neden oldu. Açıp mesajı okudu. Zübeyde, iş çıkışı "Buluşalım mı?" diye mesaj atmıştı. Hiç düşünmeden "Olur." Dedi. Hem onu çok ihmal etmiş hem de çok özlemişti. Telefonunu pantolonunun arka cebine koyup yürümeye başladı. Merdivenlerden aşağı inerken çocuklara dair bir ses duymaması kızı tedirgin etti. Aşağı indi. Salona girip, etrafına bakındı. Bahçeye açılan büyük cam kapının perdeleri iki yana açılmıştı. Korumalar her zamanki yerlerindeydiler. Dilek, iç geçirdi. Gözlerini ovalayarak arkasını döndü. Mutfaktan gelen tıkırtılar dikkatini çekmeyi başardığında kaşlarını çattı. Oraya doğru yürüdü. Elinin hafif baskısıyla kapıyı şöyle bir ittiriverdi. Karşılaştığı manzara ile kaşları havaya kalktı. Jibit, camın önündeki koltuğun üzerinde oturmuş, kucağındaki resim defterine bir şeyler çiziyordu. Murat'ın ise kendisine arkası dönüktü ve yarı çıplaktı. Kucağında oğlu, ocağın başında bir şeyler yapıyordu. Yalın ayak ve kafa karıştıran bir görünüme sahipti. Dilek, onu izlemeye o kadar dalmıştı ki, kendisine döndüğü anda yerinden sıçramıştı. Onu sapık gibi izlerken yakalanmıştı. "Günaydın." Diyen Murat kucağında oğluyla birlikte sandalyeye çöktü. Önündeki kasenin içinde sıcak, mamaya benzeyen tuhaf renkli bir şey duruyordu.

"Günaydın." Dedi Dilek. Sonra gidip karşısına oturdu. Murat'ın, bebek kaşığıyla oğluna yemek yedirişini seyrederken "Bunun içinde ne var?"diye sordu.

"Oğlumun hoşuna gideceğini düşündüğüm birkaç şey." Durup gülümseyerek Dilek'e baktı. Genç kız, içini çekerken "Evde olmadığınızı düşünmüştüm." Dedi. Murat, ona bakmadan başını salladı "Neden?" Sonra ağzını şapırdatıp duran oğluna bir kaşık daha mama verdi. "Bilmiyorum." Dedi Dilek de omuzlarını silkerken "Dün akşam arkadaşlarının gidişini bile beklemedin. Akşam yemeğini yemedin ve çocuklarla birlikte uyudun."

Dilek, bunları söylerken Murat da başını sallıyordu. "Doğru. Ama yine de neden evde olmadığımızı düşündürsün ki tüm bunlar?"

"Bana benden kaçıyormuşsun gibi geldi." Diyen Dilek, Murat'ın aniden duraksamasıyla duruşunu dikleştirdi. Murat, Saruhan'a yemek yedirmeye devam ederken Dilek "Sonra da bu tabloyla karşılaştım işte. Hayal gibi." Dedi eliyle üçünü işaret edip. Murat, bu son sözlerine gülümsedi. Gözlerinde keyifli bir ifadeyle kıza baktı ve "Üçümüzü bu şekilde mi hayal ediyorsun yani?" diye sordu.

Dilek, kızardı. "Neden hep lafı olmadık yerlere çekiyorsun?"

Murat "Bana anlatmak istediğini anladığım şekilde söylüyorum sadece. Bunda utanılacak bir şey yok."

Dilek "Hı, tabi." Diyerek kollarını göğsünde kavuştururken "Seni dün gecede öptüm öyle değil mi?" diye sordu Murat. Kızın bakışları irileşirken "Dudaklarını ısırdığımı hatırlıyorum." Diye devam etti genç adam "Tüm bunları hatırlıyorken neden senden kaçacakmışım?" Dilek, sesini çıkarmadı. Alt dudağını sarkıtarak omuz attığında Murat iç geçirerek arkasına yaslandı. 

Saruhan'ın yemeğe olan ilgisi şimdilik sona ermiş gibi gözüküyordu. "Dışarı çıkalım mı?" diye sordu Dilek'e.

"Şimdi mi?"

Murat, başını sallayıp "Evet." Dedi.

Dilek, ayağa fırladı. "Nereye gideceğiz?" diye sordu telaşla. Giyinmesi, makyaj yapması gerekiyordu. Çok işi vardı çok. Tabi Murat yeniden konuşuncaya kadar.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin