30

228 32 7
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.









BÖLÜM 30

Bugün bakıcılık yapmak istemiyordu. Kendisini yorgun aynı zamanda da kavgaya hazır hissettiğinden kendi halinde kalmak istiyordu. Az önce aşağıda söylediklerinden sonra, üzerindeki kıyafetleri çıkarmış kalan üç beş parça kıyafetlerinden birilerini üzerine geçirip, büyük yatağına uzanmıştı. Öylece camdan dışarı bakıyor, düşünüyordu. Aslında bir uyku hapına ihtiyacı vardı. Şimdiye kadar hiç kullanmamıştı ama zihni böyle delicesine kendisine işkenceler yapmaya devam ederse sonunun doktorluk olduğunu biliyordu. İç geçirerek yüzünü yastığına sürterken kapısının önündeki ayak sesleri dikkatini çekti. Belki Zübeyde ya da Murat'tı bilmiyordu? Tek istediği ikisini de görmek istemediğiydi. Odasının kapısı usulca açılınca sesini çıkarmadan bekledi. Pıt pıt yaklaşan ayak seslerinden, gelenin ne Zübeyde ne de Murat olmadığını anlaması uzun sürmedi. Kız, yatağının diğer ucundan yukarı çıkarken kendi kendisine söyleniyordu. Bazen onun dilini bilmeyi çok istiyordu. Hissettiklerini bağıra çağıra söyleyebilirdi, kim bilir? Çıplak omzunda hissettiği elle birlikte bedenindeki gerilim etrafına yayıldı. "Dilek?"

Jibit, omzunun üzerinden başını uzatıp yüzüne bakmaya çalışırken bugün toplamadıkları gür, kıvırcık saçları etraflarına yayılmıştı. Dilek, gıdıklanarak kıkırdarken Jibit de ona eşlik ederek güldü. Kızın üzerinden atlayıp önüne geçtiğinde, Dilek de bedenini geriye doğru kaydırıp kıza yer açtı.

"Tatlım?" dedi Dilek bunun üzerine. Gözlerini açmış, kızın uzun saçlarını omzunun arkasına iteliyordu. "Çok mu üzüldün, Dilek? O yüzden mi buradasın?" diye soran Jibit'in ilgili hali Dilek'in içini sızlattı. Burun delikleri genişlerken, kendisini yeniden ağlayacakmış gibi hissetti ama ağlamadı. "İyiyim canım. Biraz yorgunum sadece o kadar." Diyerek yatmakta olduğu yerden doğrulup, sırtını yatağın başlığına yasladı. Jibit, doğrudan gözlerinin içine bakıyordu. "Bazen anlayamamak çok kötü." Dediğinde Dilek gülümseyerek kızın yüzünü avuçladı. "Bazense çok iyi." Deyip burnunun ucundan öptükten sonra "Saçlarını toplamamı ister misin?" diye sordu. Jibit, hevesle başını salladı. Dilek, üzerindeki pikeyi yana atıp, bacaklarını iki yana ayırdı. Jibit, gelip tam ortasına oturduğunda Dilek de kızın saçlarını örmeye başladı. "Bence Zübeyde çok kötü birisi, Dilek." Dedi Jibit bir süre sonra.

Dilek'in el hareketleri yavaşlasa da üzerinde durmadan "Öyle mi?" diye sordu "Neden böyle düşündün?"

"Çünkü bu sabah uyandığımda sen yoktun. Murat da yoktu! Üstelik sürekli Kaya'ya bağırıp durdu. Hedeon'a da 'bok torbası' dedi." Diyen küçük kız, Dilek'in iç geçirmesi üzerine başını çevirip ona baktı "Kaya'dan, onu kovmasını istedim." Dedi "Bizi sevmiyor."

Dilek, burnunu çekti. Elleri titriyordu. "Ah canım." Diyerek kızı kendisine çekerken "Ben seviyorum." Diye mırıldandı. Boğazı düğüm düğüm olmuş, konuşamıyordu. "Bence bir an önce büyümelisin, Jibit. Büyümeli ve benim en iyi arkadaşım olmalısın."

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin