73

159 28 0
                                    

BÖLÜM 73

Bir zamanlar Zübeyde ile birlikte kalmışları oldukları evdeydi. Eşyaları gazetelere sarıyor, ardından kolilerin içine yerleştiriyordu. Dilek'e göre evin içindeki eşyaları gözden çıkarmasının bir anlamı yoktu çünkü bu eşyalar Trabzon'da da lazım olurdu. Ama Zübeyde onun gibi düşünmüyordu. Şehir merkezinde de yaşayacak olsa annesi yanında olacağından, bu eşyalara ihtiyacı yoktu. Kaldı ki hepsinde bir anısı vardı öyle ya da böyle. Onları da beraberinde götürmek istemiyordu. Buradan ayrılmak düşüncesi hiç ummadığı kadar canını sıkıyordu. Kendisini mutsuz ve de halsiz hissediyordu.

"Onları üst üste koymayalım." Ellerinin içi gazete kâğıtları yüzünden simsiyah olmuştu. Dilek, başını çevirip kendisine bakınca da "Ne diyeceğini biliyorum, Dilek. Boşuna nefesini tüketme." Deyip bonesini düzeltti. Derin bir nefes aldıktan sonra önüne döndü. Gözleri yanıyordu.

"Sana en başında sormuştum," dedi Dilek yumuşacık bir sesle "Sormadım mı? Peker ile aranızda bir şey olup olmadığını sordum ve sen 'yok' dedin. Annenler geldiğinden beri kendinde değilsin..."

Zübeyde "Benim annemse senin de teyzen."

Dilek "Konuyu değiştirme. Babaannemin ikide bir seninle uğraşması, Peker'in de ona arka çıkması içinde bir yerlere dokundu. O zamandan beri böyle küstüm çiçeği gibi içine kapandın."

Zübeyde, bir omzunu silkip "Böyle şeyler aniden fark edilmiyormuş." Dedi "Bunun için suçlanamam ya! Daha önce birine ilgi duymadım çünkü!"

Sesi giderek yükselirken Dilek, bunun içine kapanmasından daha iyi olduğunu düşünerek gülümsedi.

"Onunla konuşmalısın," dedi "Belki Peker de bir şeyler hissediyordur?"

Zübeyde "Sanmıyorum."

Dilek "Allah Allah, nereden biliyorsun?"

Zübeyde "Hissediyorum diyelim. Kendimi bunun için rezil edemem, kusura bakma. Zaten eve döndüğümde bir müddet daha bunun için kendimi yer bitiririm ama sonra unuturum."

Dilek, sadece iç çekmekle yetindi. Ne derse desin kuzenini bu inadından vazgeçiremeyeceğini biliyordu. Konuyu değiştirmek için "Peki bir şirketle falan mı anlaştın?" diye sordu.

Zübeyde, ona kafası karışmış bir halde bakınca "Eşyalar için?" dedi.

Zübeyde "Ha onlar mı? Peker, bir nakliye aracı getireceğini söyledi. Gerisini o halledecekmiş." Dediğinde Dilek'in pis pis gülmesiyle "Ağzını açarsan Dilek, yemin ederim şuradaki bardakaltlıklarını ağzına sokarım! Beni daha fazla germe, öldürürüm seni!" diye uyardı.

Dilek, ellerini havaya kaldırıp "Nasıl istersen kuzen." Dedikten sonra işine geri döndü.

**

Murat ise o gün hasta ziyaretindeydi. Yanında oğlu ve Kaya vardı. Üçü de Belemi'nin karşısında oturmuş, yüzüne bakıyorlardı. Gerçi... Saruhan'ın yüz ifadesi diğerlerine göre daha tatlıydı. Belemi, başını geriye atarken "Bu saçmalık." Diye homurdandı "Altı üstü bir kurşun yarasına sahibim ve bunun için beni ziyarete mi geldin, gerçekten?"

"İnsanlar böyle yapar." Diyen Murat, kızın suratını buruşturmasıyla gözlerini kısarak gülümsedi. "İnsanlarla yakın ilişkiler kurmadığını biliyorum. Bunun için ne kadar üzüldüğümü bilmeni isterim." Dediğinde Belemi, başını kaldırıp, gözlerini açtı. Önce hemen çaprazında duran Habil'e ardından da suçlarcasına Kaya'ya baktı. "Sen benimle alay mı ediyorsun?" diye sordu Murat'a dönüp. Murat, çenesini kaşırken omuzlarını silkti. "Başımıza ne işler açtığını düşünecek olursak, şuan da orada oturuyor olman senin için bir lütuf sayılmalı." Dedi.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin