67

181 27 0
                                    

BÖLÜM 67

'İki gün önce'

Dünyanın pek çok yerinde bulunmuştu. Görev icabından, eğitimi açısından ya da tatil ihtiyacından. Eğer ortada bir tehdit yoksa tek başına istediğini yapmakta özgürdü fakat... Herhangi bir sebeple hayatı şöyle ya da böyle tehdit ediliyorsa, o zaman adım attığı her seferde peşinde birileri olur, arkasını kollardı. İstanbul'a gelirken buna gerek olmadığı konusunda ısrar etmişti çünkü hayatını tehdit eden bir durum yoktu. Daha çok kendisi bir tehditti. Ama şimdi... Birkaç gün önce Noyan'ın göndermiş olduğu mail'i açtıktan sonra, aklını Kaya'dan uzak tutacak bir görev çıktığı için sevinirken, şimdi canını nasıl kurtaracağını düşünüyordu. Eğer akıllı ve sakin hareket etmezse bu sefer gerçekten, ölüme bir beşlik çakabilirdi. Tabi bu duruma düşmesine neden olanlar da! Belemi, öldürmek için eğitim almıştı. Bunun için çalışmış, gezmiş, araştırmıştı. Birilerini koruma durumu ne yazık ki onun için geçerli değildi. Duygusal olarak bir bağ hissetmediği hiçbir şeyi ya da kimseyi korumak ya da sahiplenmekle ilgilenmezdi. İşte bu yüzden o aptal mail'i okurken bir şeyleri gözden kaçırmış olduğu için kendisine kızıyordu. Bugün burada, tuzağa düşürülmesinin tek nedeni dikkatinin dağınık olmasıydı. Keza öyle olmasaydı şuan ne burada ne de canını sıkmaya devam eden bu adamla olurdu.

Dudaklarını yalayarak, gözlerini kapatırken bir elini saçlarının arasına geçirdi. Hırsından öyle çok terlemişti ki bu yüzden saç dipleri yapış yapış olmuştu. "Çeneni kapatacak mısın!" diye bağırdı. Son on iki saattir adamın tekine katlanıyordu. Öldürme niyetiyle geldiği ama koruması gerektiğini fark ettiği adama baktı, yeniden. "Kes sesini." Diye uyardı. Buraya gelirken Noyan, Habil'in de hemen arkasında olacağını söylemişti. O sarışın cellat nerede olduklarını bir an önce anlasa iyi ederdi.

"Senin görevin beni değil karımı kurtarmaktı." Diye söyleniyordu adam hala. Ne karısı varmış öyle? Dişlerini sıkarak, adama bakarken "Çeneni kapat derken gerçekten susmandan bahsediyordum." Dedi "Nesini anlamıyorsun? Gerizekalı mısın?"

"Bu durumda olmamızın nedeni sensin! Adamların arasında birden ortaya çıkmasaydın..."

"Ağzıma sıçsınlar!" diye bağırdı Belemi bunun üzerine. Gözü dönmeye başlamıştı. İsminin aslen 'Aslan Heybetli' olduğunu öğrendiği adamın çevresindeki insanlar tarafından 'Kız Kaçıran' olarak çağırıldığını öğrenmişti. Karşısındaki adam 1.80 boylarında, muhtemelen 120 kilo civarındaydı. Uzun boyuna rağmen iri bir cüssesi vardı. Tüm mekanizması kas yığınlarından oluşuyordu. Adamın sıkı bir vücudu vardı. Kopkoyu gözleri, uzun da kirpikleri vardı. Köşeli bir çenesi ve kalın kaşları vardı. Elleri bir erkeğin ellerine göre çok fazla kemikli ve yamuktu. Çok kez kırıldıkları öyle belliydi ki Belemi adamın suratına baktığında aynı şeyi burnunda da fark etti. İnce, dikkat çekmeyen bir ağzı vardı. Taş çatlasa otuz civarında gözüküyordu ama daha da fazla olabilirdi. Öfkeli, soğuk aynı zamanda ürkütücü gözüküyordu ama bunlar Belemi için önemli değildi. O kimselerden korkmazdı.

"Seni öldürmek için gelmiştim piç kurusu!" diye tısladı odanın içinde dört dönerken "Seni korumakla mükellef olduğumu bilmiyordum! Eğer bilseydim kılımı kıpırdatmazdım!"

Adamın şaşkınlıkla yüzüne baktığını görünce sırıttı. "Aynı tepkiyi ben de verdim." Dedi.

"Seni, beni öldürmen için mi gönderdiler?" diye soran adam, üzerine gelmeye başlayınca Belemi "Kendine gel!" diye uyardı "Bana gelen mailde seni korumamla ilgili bir şey yazmıyordu. Yazıyorduysa da ben okumamışım. Buraya seni lime lime doğramaya gelmiştim ama seni korumakla görevli olduğumu öğrenince, bir an ne yapacağımı kestiremedim. Ben insanları korumam. Fazlalık eden ve başkalarına her şekilde zararı dokunan insanları öldürürüm. Bazen eğlencesine de." Dedikten sonra kapıya vurdu. "Bu kapının menteşeleri çok sağlam." Diye mırıldandı.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin