65

157 26 0
                                    

BÖLÜM 65

Adımlarını atarken oldukça dikkatliydi. Bakışları, kızın ailesinin üzerinde dolaşıyordu. Tıpkı onların yaptığı gibi. Zübeyde, sessizlik içerisinde aralarında dururken, genç adam derin bir nefes alarak öne doğru bir adım daha attı. "Hoş geldiniz." dedi. İçini çektiği sırada elini uzattı. Zübeyde, sanki o an kendisine gelmiş gibi "Baba, bu Peker. Peker, bu da babam." Dediğinde iki adamın da bakışları kendisini buldu. Genç kız, kızarıp bozarırken Peker elini sıktığı adama bakarak, başıyla selam verdi. "Memnun oldum." Dedi.

"Raif" dedi adam bunun üzerine. Bakışları çok sertti. Peker'in kim olduğunu, kızının yanında hangi sıfatla bulunduğunu anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. "Memnun oldum, Raif Bey." Dedi Peker yeniden ve sonra Zübeyde'nin babaannesi olduğunu düşündüğü kadına doğru döndü. Elinde bastonu, üzerinde fistanıyla toprak gibi kokuyordu. Huzur dolu. Uzandı ve yumuşacık elini alıp, öptü. "Hoş geldiniz." Dediğinde kadın gözlerini kısıp ona bakmayı sürdürdü. Ardından elindeki bastonu havaya kaldırıp "Bula bula buni mu buldun," dedi suratını ekşitip. Zübeyde, dişlerini sıkarak gülümsemeye çalışırken "Babaanne..." diye tısladı.

"Sana demedum," dedi babaannesi bunun üzerine. Peker'e baktı "Bundan daha güzel kizlar var bizum orada. Bunun eli iş tutmaz,hazırcinun tekidur." Dediğinde "Anne." Diyerek yanlarina geldi, Zübeyde'nin annesi. Peker, daha fazla olaya neden olmamak için bavulları eline alırken, bir baş işaretiyle korumalar yanlarına gelip, bavulların arabalara koyulmasna yardım etti. Peker, yanında Raif Bey ile yürüyor, Zübeyde ise arkalarında az önce babaannesinin dedikleri yüzünden annesini azarlıyordu. Ciddi gözükmeye çalışsa da başaramıyordu.Başını çevirdiğinde babasıyla göz göze geldiler. Tebessüm etti. "Ailenin hepsi bu mu?" diye sordu.

Zübeyde'nin annesi Meliha Hanım; "Hayır oğlum," dedi "Biz çekirdeğin en küçüğüyüz. Geri kalanlarımız memlekette."

Peker, kaşlarını kaldırarak başını sallarken "Buyurun," diyerek arabanın kapısını açıp bekledi. Raif Bey, ona dik dik bakmayı sürdürse de kendisi için açılmış olan kapıdan içeri girerek, yolcu koltuğuna yerleşti. Peker, Zübeyde'nin babaannesine, arabaya binmesi için yardım ederken kadın hala söyleniyordu. En sonunda kapısını kapatıp Zübeyde ile göz göze geldiklerinde "Binecek misin yoksa arkamızdan mı bakacaksın?" diye sordu.

Zübeyde "Ha ha, aman ne komik."

Peker, ön kapıya doğru yürüyüp, durdu. "Az önce olanlar bence çok komikti. Seni eli iş tutmayan kiz bozintusu."dedi. O gülerek arabaya binerken Zübeyde'nin yanakları kızarmıştı.

**

Oğluyla birlikte verandanın altında durmuş çiseleyen yağmuru seyrediyorlardı. Dilek ile Jibit, içeride kendilerine nefes aldırmıyorlardı. Bir yer bozulacak, sürekli yer değiştirip durdukları için toz kalkacak diye maraz çıkarıyorlardı. İşin komiği, Dilek'in, Jibit'i de kendisine uydurmasıydı. Kızı, Dilek ne isterse yapıyordu. Bir saat kadar önce Volkan'ın getirdiği oğlunu sımsıkı kucaklarken "Ne dersin?" diye sordu "Onların kaprisleriyle uğraşabilecek miyiz?"

Elindeki salatanın suyunu şap şap emen Saruhan, ona dişlerini göstererek sırıtırken Murat gülerek onu gıdığından öptü. Çok tatlıydı. Aniden hızlanan yağmur Murat'ın gerilemesine neden olurken, Saruhan elindeki salatalığı emmeyi bırakmış, tüm dikkatini yağan yağmura vermişti. Verandanın çatısından yüzlerine sıçrayan yağmur damlaları gözlerini kırpıştırmasına neden olurken, dudaklarını büzüştürerek babasına baktı. "Baba!" diye ciyakladı. Murat da bu sırada her şeyiyle onu izliyordu. "Yağmur yağıyor." Dedi. Elini uzattı ve avucuna damlamasını izledi. Saruhan, gözlerini kırpıştırarak babasının eline bakarken, onu taklit ederek, elini uzattı. Küçücük eli verandanın çatısı altında dururken Murat ıslanmayı göze alarak, dışarı bir adım attı. Yağmur suları oğlunun küçük avucuna yağmaya başladığında onun heyecanla karışık çığlık atışını, gülmesini keyifle seyretti.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin