Bölüm 23
Jibit,öğretmenleriyle her ders çalıştığında Kaya o gün evde oluyor, salonun içinde volta atıyordu. Elbette kıza bir şey olacağı için! Içi içini o kadar yiyordu ki artık her şeyden ve herkesten şüphe ediyordu. Bugün yine o günlerden biriydi. Kız saatlerdir içeride öğretmenleriyle ders çalışıyor Dilek ise bu sırada Saruhan'ın ellerinden tutarak onu yürütüyordu. Herkes halinden memnundu. Sıkıntıyla oflayıp koltuklardan birine oturdu. Sonra orada oturmanın yetmeyeceğini fark edip ayağa kalktı. Mutfağa girip kendisine bir fincan kahve aldıktan sonra salona geri döndü. Dilek de bu sırada Saruhan ile içeri girmişti. Kahvesinden bir yudum alırken buharı yüzünden, kıza bakarken gözleri kısılmıştı. "Ne var?" diye soran Dilek'e gözlerini devirip az önce oturduğu yere oturdu. "Çocuğun üzerini değiştir!" dedi. Sesindeki gerginlik Dilek'in dişlerini sıkmasına neden oldu. Kaya, başka bir şey söylemeyince genç kız çocuğu kucağına alarak merdivenlere yöneldi. Yirmi beş yaşında katlandığım duruma bak, diye düşündü. Elinden bir kaza çıkması da an meselesiydi. Kaya, ne istiyorsa ona haddini bildireceği günü sabırsızlıkla bekliyordu.
**
Yarım saat sonra Dilek aşağı indiğinde Kaya gazete okuyordu. Genç kız, gidip yanına oturduktan sonra derin bir nefes alıp ona döndü. Kaya'nın gerildiğini bedenindeki değişimden fark ederken "Neden bana kötü davrandığını anladım." Dedi. Kaya, bakışlarını okumakta olduğu makaleden aşağı indirerek, gülümsedi. "Çok tatlısın." Dedi başını kıza çevirdiği sırada. Dilek'in kaşları havaya kalktığında Kaya bedenini ona döndürüp "Demek sana kötü davranıyorum?" diye sordu.
Dilek, uyuz uyuz gülümserken başını salladı.
"Peki madem." Dedi Kaya bakışlarını az ötelerindeki çalışma odasına dikip "Söyle bakalım, sana neden kötü davranıyormuşum?"
"Beni kıskanıyorsun!"
"NE!"
Kaya, o kadar ani hareket etmişti ki boyun kasları bu yüzden canını yakmıştı. Dudaklarını yalayıp, dişlerini birbirine bastırırken "Seni aptal!" diye hırladı. Genzinin gerisinden sesler yükseliyordu ancak Dilek bunlarla ilgilenmiyordu. "Neden şaşırdın?"
"Dilek, yemin ederim seni öldürürüm! Bak yemin ediyorum!" diye uyardığında genç kız elini göğsünün üzerine koyup "Çok korktum." Dedi. Sonra gözlerini devirip Kaya'ya baktı "Doğru değil mi?" diye sordu.
"Değil! Kızım sen saf mısın? Ben neden seni kıskanayım? Allah aşkına, sende benim kıskanacağım ne var ki?" diye sorarken bakışları yeniden Jibit'in içeride olduğu kapıya kaydı.
"Murat var." Dedi Dilek "Belki de onun ilgisinin üzerimde olmasını kıskanıyorsundur?" dediğinde genç adam öyle bir gülümsedi ki Dilek de tutmakta zorlandığı kahkahasının birazını ağzından kaçırıverdi. Kaya, iki parmağı ile burnunu sıkıp derin bir nefes aldı. "Yemin ederim insana kafayı yedirtirsin sen. Murat'ı senden kıskanmıyorum. Kimseyi senden kıskanmıyorum be kızım. Dahası sana kötü de davranmıyorum." Dediğinde Dilek kollarını göğsünde birleştirip "Hı hı, tabi. İkide bir Murat'la benim ayrı düşmemiz için söylediklerine ne demeli peki?" diye sorduğunda Kaya gözlerini kapatarak nefeslendi.
"Dost, acı söyler diye bir şey duymadın mı sen? Gerçeklerin ne kadar farkında olursan senin için o kadar iyi olur."
Dilek, kollarını çözüp ona uzandı. Omzunu çimdikleyip "İnsan gibi söylesen olmuyor mu?" diye cırladı. Kaya, canının acısından kaşlarını çattığında "Seninle ilgili bir derdim yok. Bunu isteyen sensin. Eğer olurda üzülürsen, dönüp sana 'bunu sen istemiştin kızım' diyeceğim. Görürsün." Dediğinde Dilek "Yani bu durumda beni seviyor musun?" diye sordu.
Çalışma odasının kapısı açıldığında Kaya, Dilek'e şaşkınlıkla bakıyordu. Dilek, ona gülümseyip Jibit'in yanına gittiğinde genç adam sabır çekiyordu.
**
Korumalar eşliğinde, kucağında Saruhan ile markete girdiklerinde etraflarındaki insanların tuhaf bakışlarına maruz kalıyorlardı. Dilek, oflayarak arkasına döndü. Adamlar da aynı anda durduklarında "Peker..." diye mırıldandı genç kız "Allah aşkına biraz bizi yalnız bırakır mısınız?"
Genç adam önce kaşlarını çattı. Sonra "Bunu yapamam" dedi.
"Marketteyiz be adam! Burada ne olmasını bekliyorsunuz?" diye tıslayan genç kız, Saruhan'ın hareketlerini taklit etmesiyle başını çevirip ona baktı ve "Haksız mıyım tatlım?" diye sordu.
Saruhan, ellerini havaya kaldırıp "Eh!" diye bağırdı. Dilek, bunun üzerine Peker'e döndü "Dışarıda bekleyin." Dedi "Bir daha söylemeyeceğim."
Ardından birlikte reyonların arasında ilerlemeye başladılar. Sepetin içine oturtmuş olduğu çocuğa bakıp onunla konuşuyor, listesinde yazan malzemeleri alırken onu rahatsız etmesin diye dikkatlice yanına koyuyordu. Saruhan eline almış olduğu mısır konservesinin kutusunu bağırarak salladığında Dilek kıkırdayarak ilerlemeye devam etti. Bez almaları gerekiyordu. Başını kaldırıp aradığı bebek bezine bakınırken "Ay çok tatlı." Diyen kadının sesine döndü. İlgili bakışlarını Saruhan'ın üzerine çevirmiş, gülümsüyordu. "Çok güzel. Sizin mi?"
Dilek, ne diyeceğini bilemez bir halde kadına bakarken, kadının izin istemeden Saruhan'ı kucağına alması kızı içinde kaldığı buhrandan çekip aldı. "Evet." Dedi "Benim oğlum." Ardından Saruhan'ın verdiği tepkilere bakıp, gülümsedi. Hain köfte!
Kadının yanaklarını avuçlamış, ağzını açmış öndeki küçücük dişleriyle şebeklik yapıyordu.
"Çok tatlı, maşallah." Diyen kadının uzun sarı saçları Saruhan'ın yumuk ellerinin arasına hapsolduğunda Dilek yanlarına giderek, çocuğun kollarının altından tuttu. "Güzel bir kız gördüğü zaman dayanamaz." Dediğinde kadının elini omzuna koymasıyla gülümsedi Dilek. Saruhan'ı aldı ve sepetin içine oturttu. Ardından kadının gülümseyen yüzüne bakıp "İyi günler." Dedi.
Bebek bezini alıp, sepetin içine koyduktan sonra başka bir reyona girdi. Kadın arkasından öyle sinsi bir şekilde gülümsüyordu ki Dilek mayınlı bölgeye girdiğinden habersizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
General Fiction"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...