Bölüm 19
Dakikalar önce...Murat, halini hatrını sormak için yanına gelen insanlarla konuşmaktan sıkılmıştı. Özkan ve Onur, bir süre sonra yanına gelen Erem rahatlaması için onu uyarsalarda başaramıyorlardı. Murat'ın üzerindeki gerginlik katlanarak artıyordu. Ailesinden kimseyi görmek istemiyordu. Kaya'yı dinleyip, buraya geldiği için kendisine küfretti. Tabi onu ikna eden arkadaşlarına.
"Sana saldıran kadın bu akşam buraya geleceğini biliyorsa,bir işaret vermeden gitmeyeceğine eminim." Konuşan Özkan'dı. Bakışları kadehindeki çevirip durduğu içkisindeydi. Sonra bakışlarını Murat'a çevirdi "Beni asıl sinir eden şey onu bizim bile bulamıyor oluşumuz." Dedi. Adamların hepsi iç çekti. Sefa, alaycı bir tavırla Onur'u işaret edip "O bile bulamıyor." Derken genç adam ağzının içinde bir şeyler homurdandı. Murat, çok düşünmüştü. Çok tartışmıştı bu konuyu. Bir hasmını, yeni dönemde aktif bir düşman kazandığını düşünmüyordu. Çocuklar hayatına girdiğinden beri durulmuştu.
"Bir şekilde iz bırakacak." Erem, konuşurken burnundan nefes verdi "Ya kanıyla ya da canlı olarak. Çünkü o da bizim gibi sıkılmaya başlayacak." Dediğinde Murat, elinde telefonu Kaya'ya mesaj atıyordu. "Dilek'i de al, gel. Eve dönüyoruz."
Derin ve sık nefesler alarak telefonunu cebine koyduğu sırada, annesinin kahkahasını işitmesiyle başını onun olduğu tarafa çevirdi. "Ona bakmak bile öfkemi körüklüyor." Dedi.
"Umursama." Dedi Sefa. Omzuna dokunup, sıktı. Murat, başını iki yana sallarken konuşmak için can atıyordu ama yapamadı. O sırada kulaklarını uğuldatan silah sesi, tüm dikkatini sesin geldiği yöne çevirmişti. Sırtında bir yanma hissederken, gözlerinin sinirden karardığını hissederek keskin bir soluk aldı. Erem de Özkan da önüne geçmişler, sanki bedenleri etten değil de çelik zırhla kaplıymış gibi, canlarını tehlikeye atıyorlardı. "Çekilin önümden!" diyerek elini belindeki silahına attığı sırada Sefa "Dikkat çekmek mi istiyorsun?" diye homurdandı. Murat'ın aklı yerinden çıkmak üzereydi. Silah seslerinin ardı arkası kesilmezken, çil yavrusu gibi etrafa saçılan insanlar bir an da kızı hatırlamasına neden oldu. Kalbi hopladı. "Dilek?" diye soludu "Ona bir şey olmuş, olabilir."
Özkan'ın eli telefonuna uzandı. O sırada da Murat'a "Önce seni arabana bindirelim." Diyordu.
"O olmadan hiçbir yere gitmem!"
Erem, arkadaşına ters ters bakarak homurdandı. Dişlerini sıkarak derin nefesler alırken Özkan konuşmasını sonlandırmıştı. "Habil, Belemi ile birlikte buraya geliyor. Kaya da Dilek'i bulmaya gitmiş."
Bu bile yetmişti Murat'ı yerinden oynatmaya. Arkadaşları peşinden koşarken umursamıyordu. Hatta bir ara annesinin, teyzesinin ve ilerilerde babasının sesini bile umursamamıştı. Eline almış olduğu telefonun, ekranını açıp rehbere girdi. Kaya'yı arayıp, aynı zamanda hızlı hızlı ilerlemeye devam ederken "Silah sesleri dışarıdan geldi." Diye bağırdı.
Özkan "Dikkatimizin dağılmasını istemiş olabilirler! Dur artık, Murat! Böyle davranarak açık hedef olarak gösteriyorsun kendini!"
Murat, dinlemedi. Kaya, aramasına cevap verdiğinde onun gelme demesine aldırış etmeden ilerlemeye devam etti. Ve onları gördü. Hangisi daha kötü, daha dayanılmazdı bilmiyordu. Dilek'e bir şey olması ihtimali mi yoksa onu incittiğini bilmek mi? Kaya'nın, onu kendisinden uzaklaştırdığını fark etmiş olsa bile bunu umursayacak durumda değildi. İki gündür aklı annesi yüzünden darmaduman edilmişti. Kim olduğunu bilmediği ama hayatını tamamıyla sabote etmekte olan birileri etraflarında dolaşıyordu. Öpmekten hoşlandığı ve daha fazlasına sahip olmak istediği kızsa; saçma sapan sorularıyla onu çileden çıkardığı yetmiyormuş gibi bir de korumasıyla öpüşüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
General Fiction"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...