50

294 36 1
                                    

BÖLÜM 50

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 50

Annesinin silueti çok uzun zaman önce kaybolmuş, bunun için hiçbir şey yapamamıştı. Elle tutulur bir yadigarı hiç olmamış, eskisi püskü bir resime tabi olmuştu. Ondan başka kimseye de anne diyememişti. Demek istememişti. Çünkü kimse kendi annesi gibi değildi. Evet, teyzesi vardı. Babaannesi. Ama hiçbiri onun gibi değildi işte. Hor görülmemişti ama çok azarlanmıştı. Banyo yaptırılırken saçlarını yıkayan hiçbir el, annesinin elleri gibi dokunmamıştı. Onun gibi konuşmamıştı. Yaramazlık yaptığında ona gülümsememişlerdi. Bir süre hepsine alışmaya başlayıpta annesinin varlığını unuttuğunda bir başına kalmıştı. Hasta olduğunda yanında olmamıştı. Başı ağrıdığı zaman. Düştüğü zaman. Hep birileri onunla ilgilemiş ama Dilek hep yalnız kalmıştı. Ama hiçbir zaman bir başkasına anne' demeyi istememişti. Çünkü unutmuştu. Evlat olmayı da unutmuştu. Yaşıyor olsalardı nasıl olurdu bilmiyordu. Bu yüzden korkuyordu. Henüz kendisi anne diyemezken, anneliğin ne olduğunu bilmiyorken Jibit'in beklentiyle bakan gözlerine ne cevap vereceğini bilmiyordu. Onu hem kırmaktan korkuyor hem de delirmişçesine ona sarılıp, ağlamak. Yutkunduğu sırada "Jibit..." dedi ancak kız sanki aksi bir şey söyleyeceğini düşünerek geri adım attı.

"Özür dilerim." Demeye başladı "Özür dilerim,Dilek. Birden ağzımdan kaçtı." Ve şimdi kendisi kaçıyordu. Geri geri giderek koltuğun arkasından geçtiğinde Dilek, kalbinin yerinden çıkacağını hissederek, üzerindeki örtüyü bir çırpıda çekip, aceleyle ayağa kalktı.

"Jibit, bekle! Lütfen!" diyerek bir iki adım attıktan sonra dizini önündeki sehpaya vurup, dengesini kaybetti. Karnını koltuğun kolçağına vurduğunda, çığlık atarak yere kapaklandı. Merdivenlerden aceleyle çıkan Jibit, onun çığlığıyla arkasına dönerken Zübeyde mutfaktan çıkarak "Ne oluyo- Dilek!" diye bağırdı endişeyle. Ancak merdivenlerden patır patır inen Jibit ondan önce davranıp, ulaştı Dilek'e. Ellerini kızın omuzlarına koyup onu doğrultmaya çalışırken ağlamak üzereydi. "Al işte!" diye bağırdı "Elim sargıda olmasaydı yardım edebilirdim."

Zübeyde, kızı geri çekmeye çalışırken Dilek yumduğu gözlerini açarak başını kaldırdı. Dudaklarının üzerinde boncuk boncuk terler birikmişti. "İyiyim." Dedi güven veren sesiyle. Jibit, boynunu büktüğünde "Yemin ederim, iyiyim." Dedi. O sırada içeri giren Murat ile Kaya, salondaki kargaşayı fark ettiklerinde telaşla yanlarına varmış, ancak Dilek'in bağırmasıyla geri adım atmak zorunda kalmışlardı.

"Bir şey olduğu yok!" diye bağırdı Dilek, gözlerini Jibit'e dikerek "Dikilmeyin etrafımda. Çişim geldi, tamam mı? Sehpayı görmedim ve çarptım."

Murat "Dilek..."

"İyiyim ben." Diye mırıldandı genç kız.

Kaya "Yardım etmemize izin verirsen salonun ortasına işemek zorunda kalmazsın belki?"

Başını çevirip gözlerinin içine baktığında, Kaya'nın kaşlarını kaldırmış bir vaziyette gülümsediğini gördü. "Kızım bana yardım ediyordu zaten." Dedi. Jibit, irkilerek ona bakınca "Hadi." Dedi nefes nefese "Kalkmama yardım et" Endişeli bakışlar altında ayağa kalkan Dilek "Zaten sürekli yatmayacağım" dedi "Yürüyüşlerimi aksatmamam gerekiyor ki çabuk iyileşebileyim." Merdivenin korkuluğuna tutunup, basamakları çıkarken Jibit'in elini sımsıkı sarmıştı. İkisi de tek kelime etmiyordu. Genç kız, son basamağı çıktıklarında nefes nefese kalmıştı. Jibit, başı önünde dişleriyle alt dudağını çiğniyordu. Dilek, onu çekiştirdi. Yatak odasına doğru yürüdükten sonra içeri girdiler. Camın önündeki uzun koltuğa oturduklarında, genç kız yüzünü buruşturarak iç geçirdi. Bedenindeki ezikler çok canını yakıyordu.

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin