BÖLÜM 55
Aslında sinirli değildi ama bu sıralar çok fazla kavga etmediğinden dalaşacak birisini bulmuş olmak onun için bulunmaz bir fırsattı. Bu yüzden hızla hedefine doğru ilerlerken Kaya'ya sağlam bir iki yumruk geçirmek istiyordu. Albayrakların evinde mangal dumanları gökyüzüne yükseliyor, evin içi daha önce hiç olmadığı kadar yüksek sesle çalkalanıyordu. Hasta ziyareti sonunda yapılmış yanında da mangal yapmayı uygun görmüşlerdi. Erkekler ateşin başında duruyor, kızlar da masanın eksikleriyle ilgileniyorlardı. Jibit ve Dilek ise koyun koyuna oturdukları yerden keyifle insanları seyrediyor, birbirlerine bakıp kıkırdıyorlardı.
"Sen!"
Derin'in sesini duyduklarında herkes durup ona bakmış ardından gelecek olanları fark ederek hep bir ağızdan "Derin, sakın!" diye bağırmışlardı. Kaya ise o sırada keyifle sırıtıyordu. Zira Derin üzerine yürüyüp de kendisine vurmaya çalıştığında geriye bile kaçmamıştı. Çünkü Derin'i tutan, onu uzaklaştırmaya çalışan kocası, Erdem'di. Etraftakiler kahkahalarla gülerlerken "Kuyu'nun çizimlerini nasıl yakarsın?" diye bağırdı Derin "Belemi'yi nasıl zor durumda bıraktığının farkında mısın?"
Kaya,bunun verdiği keyifle gülümserken "Seni salak!" diye tısladı Derin "O çizimlerin bir kopyasının da bende olduğunu bilsen iyi edersin, öyleyse." Demesiyle yüzündeki ifade dondu kaldı. Dumur oldu. Derin, şimdi sakinleşmiş ona alay edercesine bakarken Erdem'in ellerini kavrayıp, tuttu. Ayakları yere bastığında, kocasının avuç içlerini öpüp, onunla masaya doğru ilerledi. Kaya, onların arkasından sinirle bakarken Dilek, yanlarına gelip oturan Didem'e baktı. "Bir şey sorabilir miyim?" dedi.
Didem "Tabi."
"Neden Poyraz ateşten uzak duruyor?"
Didem "Aslında bir derdi yok," dedi "Sadece hatırlamak istemediği bazı şeyleri anımsatıyor, o kadar."
Dilek "Ne gibi?"
"Az çok bizi tanımışsındır," dedi Didem "Arada katliamdan falan bahsediyoruz ya hani? İşte bir gün tüm ailenin bir araya toplandığı gün, Poyraz'ın kız kardeşi bir saldırıya uğradı. Poyraz da o sırada böyle mangal başındaydı. Gülüyor, eğleniyordu. Nefes'in yokluğunu fark etmedi. Tabi biz de. Neyse, öyle işte." Dediğinde Dilek "Öldü mü yoksa?" diye sordu.
Didem, gülümsedi. "Hayır ama şuan burada da değil."
Dilek de bunun farkındaydı. Çok az da olsa ismi geçiyordu. Ama sadece ismi bile bu insanların gözlerinin parlamasına, seslerinin titremesine yetiyordu. "Bir şey daha sorabilir miyim?" dedi. Didem,ona yan yan bakınca "Okunacak kitap gibisiniz ne yapayım?" dedi gülerek.
Didem "Haydı sor sor."
Dilek, güldü. "Jibit, gerçekten onların kuzeni mi?" diye sordu. Didem, bunun üzerine ıslık çaldı ve Derin'i yanlarına çağırdı. "Bunu bir Kohen olarak o anlatsın." Dedi "Eminim senin için daha iyi olur."Ancak ne var ki Didem'in bakışlarındaki sıcaklık Derin'in hiçbir yerinde yoktu. Kadın portatif buzdolabı gibiydi adeta. Didem'in eli omzunu sıkarken Dilek gülümsemeye çalıştı ancak başaramadı. Akabinde Jibit de meraklanmıştı. Ancak ne Dilek'in ne de Didem ve Derin'in onun konuşulanları dinlemesine izin vermeye niyetleri yoktu. Bu yüzden Didem ona bakıp kızıyla ilgilenmesini söylediğinde Jibit şüpheyle baksa da sesini çıkarmamış, usulca yerinden kalktıktan sonra Safira'nın yanına gitmişti.
Derin "Ne oldu?" diye sorduğunda Didem "Jibit'in gerçekten kuzeniniz olup olmadığını merak ediyor?" dedi. Derin'in bakışları Dilek'e döndü. Tarttı, inceledi. Her ne karar verdiyse de bu bakışlarına yansıdığında Dilek"Sadece merak ediyorum." Diyebildi.
"Başına gelen onca şeyden sonra sadece bunu mu merak ediyorsun gerçekten?"
Didem "Derin!"
Gözlerini deviren Derin, omuz silktikten sonra "Öz değiliz," dedi "En azından Melikshah Kohen'le." Dilek, gözlerini kısınca "Bunu sana sonra anlatırız." Dedi Derin "Ama şimdilik bilmen gereken şey şu. Kohen soyadı üzerimize yapışıp kalan bir etiket gibi. Jibit'in babası ile bizim..." dudaklarını birbirine bastırıp sinirle Dilek'e baktı "Babamız kardeşlerdi. Bu da bizi onunla öz kuzen yapıyor," dedi. "Bu ailedeki hiç kimse aynı soy adına ya da kan bağına sahip değil. Bunu fark etmişsindir. Ama sanki aynı anne ve babadan olmaymış gibi, kimse kimseyi yadırgamıyor,hor görmüyor. Bu kadar insanı bir araya getiren şey; bağ. Onların demesiyle; sevgi. İçimize girdikçe daha fazla sorularının olacağına eminim ama şimdilik bunları düşünme. Önünde Esmer Ailesinin hikayelerini öğrenmek için uzun bir ömür var. Tabi bu kadar meraklı olmazsan..." diyerek ayağa kalktığında, Didem'in omzuna vurmasına aldırış etmeden gülerek yanlarından uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
General Fiction"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...