66

160 27 0
                                    

BÖLÜM 66

Gerginlik, gerçek ve rahatsız edici bir boyuttaydı. Meraklı, inceleyen bakışların hepsi Murat'ın üzerindeydi. Dilek ise mayının tam üzerinde durmuş, babaannesine bakıyordu. Çünkü yaşlı kadının kendisinden başka bir yere bakma gibi bir amacı yoktu. En azından bunu görebiliyordu. Zübeyde'yi seviyordu. Kız kardeşi gibiydi. Ama annesinin kız kardeşi olmasına rağmen ya da babasının abisi; teyze ve amcasına karşı aynı duyguları hissetmiyordu. Belki ona baktıkları, büyüttükleri için saygı ve minnet duyuyordu ama hepsi bu. Gerçi Meliha teyzesini sevmediğini kendisine itiraf ediyor olmak biraz gaddarcaydı. Çünkü onun gerektiğinde ne kadar yapıcı olduğunu, kendisiyle bir bağ kurabilmek için ne kadar çabaladığını biliyordu. Başı ağrıyordu. Resmen şakakları zonkluyordu. Üstelik amcası Murat'ı öldürmek ister gibi bakıyordu ki Murat da gerilmeye başlamıştı,biliyordu. Jibit ise bir köşede sessizce oturmuş, olanları seyrediyordu.

"Dilek ne zamandır sizinle çalışıyor?"diye sordu amcası.

"Birkaç aydır." Dedi Murat bunun üzerine.

"Çocuklarla arasının bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum," diyerek Dilek'e baktığında, kız öyle rahatsız oldu ki kaşlarının çatılmasına engel olamadı. "Öyle olsaydı bir sürü yeğeni var. Okulu bittikten sonra memleketine döner, yeğenleriyle ilgilenirdi."

"Bunun aynı şey olmadığını hepimiz biliyoruz, değil mi?" diye soran Zübeyde gülümsemeye çalışırken "Çocuklarınız çok güzeller" dedi annesi. Murat, gülümseyerek kadına teşekkür etti. Daha sonra da Dilek'e. Kimlerle olduğunu, oturduğunu umursamadan onlara yeğenlerine nasıl baktığını gösterdi. Raif Bey, bu davranışından ötürü rahatsızlık duyarak homurdanırken Meliha Hanım için aynı şey söz konusu değildi. Yalnız kaldıkları zaman kızların ikisiyle de konuşmak istediği çok fazla konu vardı. Ve Murat Albayrak, en başı çekiyordu.

"İsminizi Trabzon'da çok sık duyduk." Dedi Raif Bey. Murat'a göre adam, maraz çıkarmak için gelmişti sanki.

"Sağ olsunlar," dedi buna rağmen gülümseyerek "Verdiğim onca rahatsızlığa rağmen tek bir şikayetlerine rastlamadım." Arkasına yaslanarak "Siz ne iş yapıyorsunuz?" diye sordu.

"Sence?" diye sordu adam. Alaylı bir şekilde gülüyordu. Murat, ya sabır çekerek derin nefesler alırken "Bilmiyorum." Dedi "Karadeniz, güzel bir bölge. Balıkçılık, çaycılık, fındık... Tabi bunların yanı sıra kara meslekler de var, bilirim. Kaçakçılık da çok yaygın!" dediğinde adamın yüzündeki gülümseme solarak öfkeye dönüştü.

Raif Bey, kendisine cevap vermek üzereydi ki annesinin bağırmasıyla lafı boğazına dolandı. "Bir susun da! Oturdiğumuzdan beru iş konuşaysunuz! Ha sen bağa bak bakayum? Sen benum torinumla mı evleneceksun?" Elmas nene, gözlerini üzerine dikmiş bir cevap bekliyordu. Kaşlarını çatmıştı.

Murat "İzniniz olursa." Dediğinde kadın gözlerini kısarak "Laflara bak hele." Dedi "İznimuz olursaymuş, ula bu kizu koynuna almadan önce düşünecektun buni!" dediğinde çayını içmekte olan Meliha Hanım "Aa, anne! O ne biçim söz da!" diye çıkıştı. Yanakları utancından kıpkırmızı olmuştu. Keza Dilek'in de öyle. Zübeyde, gözlerini belerterek önüne bakarken Elmas nene inatla "Nesu varmiş sözimun? Göz değil el değmuş benim torunuma!" diyordu.

Murat, söylemek istediği şeyleri nasıl söyleyeceğini düşünürken bir yandan da Dilek'e bakıp duruyordu. Kıpkırmızı olmuş, şakakları terden parlıyordu.

"Anne, bu kadar yeter!" diyen Raif Bey ortamdaki tatlı gerginliği sona erdirdikten sonra "Çaylarınızı için de kalkalım." Dedi.

Murat "Sizi burada misafir etmeyi çok isterim." Dediğinde Raif Bey "Ben istemem." Diyerek kestirip attı. Sonra Dilek'e baktı. "Sen de hazırlan." Dedi "Bizimle geliyorsun!"

6 ÜSTÜ 1 AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin