BÖLÜM 27
Jibit, merdivenlerden aşağı zıplayarak inerken onu bekleyen bir sürpriz vardı. Küçük kız, korkuluğa tutunup son basamağı da atladıktan sonra bakışlarını salonun içerisine çevirdi. Neden kimse yoktu? Dudaklarını büzerek mutfağa koşturdu. "Dilek?" diye bağırmıştı ki Murat'ı belinde mutfak önlüğü ile görünce donup kaldı. Genç adam, gülümseyerek ona baktığında "Günaydın uyuyan güzel." Dedi. Jibit, iç geçirerek omuzlarını silktikten sonra "Ay inanamıyorum." Diye bağırıp adama doğru koştu. Murat, Jibit'in üzerine atılmasıyla tezgahın üzerine doğru sendelerken, gülerek "Yavaş ol kızım." Dedi "Bir tarafımı keseceğim şimdi." Elindeki bıçağı bırakarak beline sarılan kızın ellerinden tuttu. Gülmeye devam ederek kıza doğru dönüp, önünde diz çöktü. Jibit, şaşkınlığını gizleyemeyen bakışlarıyla gözlerinin içine bakarken "Bana yardım etmen gerek." Dedi. Kız "Birlikte kahvaltı mı hazırlayacağız? Dilek yok mu ki?" diye sorduğunda Murat yüzünü buruşturarak "Yok." Dedi "O kuzeniyle bir gün geçireceği için bugün tüm gün sizinle olacağım."
Jibit, genç adamın yüzünü avuçlarının içine alarak yanaklarını sıktı "Yaşasın!" diye bağırdı. Yüzünü bırakıp öptükten sonra "Eskiden olduğu gibi." Diye mırıldandı. Murat, gülerek kızın kollarının altından tutup havaya kaldırdı. Jibit, boynuna sarıldığında kızı tezgahın üzerine bırakarak ona baktı. "Kahvaltıyı bahçede yapacağız." Dedi "Bugün hava çok güzel."
"Havuza girelim mi Murat?"
Genç adam, domatesleri doğrarken "Bakarız." Dedi. Bahçe kapısından içeri giren Peker "Abi istediklerini getirdim." Dediğinde Jibit'e bakarak göz kırptı. Küçük kız, kıkırdayarak "Günaydın Peker."dediğinde Murat homurdanarak "Abi eklemeyi unutma." Dedi. Jibit, ellerini dudaklarının üzerine kapatıp tezgahın üzerinden aşağı atladı. "Saruhan nerede?" diye sordu. Bu sefer gülme sırası Murat'taydı. "Dışarıda. Kaya'yı tükmüğe bulamakla meşgul." Der demez Jibit, Peker'in yanından koşarak dışarı çıktı.
"Abi yardım edilecek bir şey var mı?" diye soran Peker, Murat'ın haline gülümserken "Yok." Diyen Murat ona bakıp "Kaybol gözümün önünden." Diye tısladı. Mutfakta yeniden bir başına kaldıktan sonra dayanamayıp gülmeye başladı.
**
Zübeyde, zeytin tabağını masanın üzerine bırakırken kuzenine temkinli bakışlar atmaktaydı. Geçen gün Jibit sayesinde az çok Murat ile ne yaşadıklarını anlamıştı fakat kuzeninin hali tavrına bakacak olursa, bundan daha fazlası vardı. Çayları bardaklara doldurup Dilek'in karşısına geçip, oturdu. "Seni dinliyorum." Dedi atmış olduğu küp şekerleri karıştırırken. Dilek, çay kaşığını tabağının kenarına bırakıp bir yudum aldı. Bu kadar hassas bir şeyi kuzeniyle nasıl konuşacaktı bilmiyordu. Zübeyde, aralarındaki bu sessizliğe gıcık olarak bonesini başından çıkarıp Dilek'e fırlattığında "Beni sinir ediyorsun!" diye bağırdı. Dilek, kucağına düşen boneyi alıp sandalyenin koluna astı. "Tamam" dedi "Anlatıyorum ama lütfen sonuna kadar dinle, tamam mı?"
Yarım saat sonra Zübeyde hıçkırarak ağlıyordu. O kadar sinirliydi ki. Kuzeninin yaptıklarına bir türlü inanası gelmiyordu. "Sana inanamıyorum." Dedi burnunu çektiği sırada "Onca zaman burada okudun, gece sabahlara karşı sarhoş heriflerin yerinde çalıştın, her birinde kendini korumayı bir şekilde başardın! Peki bu ne şimdi? He! Aklını bu kadar mı kaybettin sen!" diye bağırdı.
Dilek "Bana bağırma! Onu seviyorum tamam mı?"
"Başlatma sevgine Dilek! Evli bile değilsiniz ya! Neyin kafasını yaşıyorsun? Ya hamile kalırsan? Onu geçtim kendini verecek kadar güveniyor musun sen bu adama? Yarın, öbür gün ayrılmayacağınızı nereden biliyorsun?"
Dilek "Öyle bir şey olmayacak! Onu seviyorum dedim! Demek ki bu ona güvendiğimi de gösterir değil mi? Ayrıca hamile kalmayacağımı da biliyorum! Neden beni yargılıyorsun?" diye sorduğunda Zübeyde "Aslında şuan da yapmak istediğim seni evire çevire dövmek gerizekalı! Aklının nasıl bulandığının farkında bile değilsin! Her şekilde senin yanında olurum ama bunu kabul etmemi yetmiyormuş gibi seni desteklememi bekleme benden!" diye kızdı. Dilek, ona gözlerini kırpıştırarak bakarken "Zübüb..." diye mırıldandı. Genç kız o sırada sağ elini havaya kaldırıp "Kes!" diye tısladı "Yarından tez yok buraya geri dönüyorsun! O adamın mezesi olmana izin vermeyeceğim!" dediğinde Dilek "Sen delirdin mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 ÜSTÜ 1 AŞK
General Fiction"Kendi planlarımızı yapıyorduk, Ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk." Dostoyevski/ Suç ve Ceza *** Murat Albayrak'ın tek istediği arkasını döndüğünde çocuklarının güvende olduğunu bilmekti. Böylece hayatlarını tehdit eden kişiyi bulabilecek...