Beni tanımlayan doğru sözcükler;kitaplar,sınavlar,buharı üzerinde tüten bir kahve ve uykusuz gecelerdir.
Yaklaşık 3 haftam böyle geçiyor.İzmir'den döner dönmez beni sınavlar karşıladı.Babamın ölümünden sonra rektörler bana 5 gün izin verdi ve annemi yalnız bırakmayıp bir süre daha orada kaldım.Azat ne kadar çok kalmak için ısrar etsede 7.günden sonra onu da yolladım.Abimin de işleri daha fazla bırakmaması için onu da yolladım.
5 gün annemle yalnız kalıp kafa dağıttık.Oturup konuştuk,bazen ağladık,bazen güldük.Sonuçta rahatlatıcı bir 5 gün geçirdik.
Daha fazla derslerden geri kalmamak için döndüm.Yorucu bir haftaya başlasam da mecburen deslerime tutunmam gerekiyordu.Neyse ki yarından sonra tüm sınavlarım bitiyor ve rahat bir tatil beni bekliyor.Birkaç gün toparlanıp İzmir'e annemin yanına gideceğim.Oradan da Viyan Hanım ve Şemmas Ağa'nın yoğun istekleri üzerine Mardin'e geçeceğim.Tatilimin hemen hemen hepsini orada geçirmem gerekiyor.Birbirimizi daha iyi tanımak için.
Önümde yazan cümleyi tam 35.okuyuşum ama kafam hala almıyor.Ne yazdığını anlamaya çalışmaktan çok başka şeyleri düşünüyorum.Ceza Hukuku kitabını kapatıp kendimi yatağa attım.Saate baktığımda 23.30'du.Okuldan gelir gelmez masaya oturmuştum ve daha yeni kalkıyordum.Artık ne olursa olsun diye düşünüyordum.Bütün sınavlarda üstün başarı göstermiştim.Bu sınavı da halledebilirdim.
Ne zamandır Azatla konuşmadığımı fark ettim.O tekrardan İngiltere'ye gitmişti.O yüzden çok konuşamıyorduk.O düşündüğüm sırada telefonuma mesaj geldi.İyi insan lafın üzerine gelirmiş sözünü değiştirip iyi insan düşüncenin üzerine gelirmiş diye çevirdim kafamda.
Kimden:Evleneceğim Kocam
Biliyorum şu anda ders çalışıyorsundur ama özledim.5 dakika aşağı gelir misin?
Mesajı mutlulukla okurken bir anda yerini şaşkınlığa bıraktı.Neden aşağı inecektim ki? İngiltere'de değil miydi?
Havalar artık ısındığı için üzerime sadece ince bir yelek geçirip aşağı indim.
Durul uyumuş olmalıydı çünkü evin içi zinci gibi karanlıktı.Onu uyandırmamak için parmak uçlarıma basarak aşağı indim.Kapının önüne çıktığımda ortalarda kimse görünmüyordu.Terliğimi giyip bahçeden çıktım.Bahçe kapısını açar açmaz biri önüme bir ayıcık uzattı.Ayının bembeyaz tüyleri vardı.Çok büyük değildi.Elinde ise küçük kalpli bir yastık vardı.Üzerinde Mehir-Azat yazıyordu.Ayıyı büyük bir sevinçle kucağıma aldım. "Bu çok tatlı."dedim. "Senin kadar olmasa da."dedi burnumu sıkarak.Ne kadar düşünceliydi.İlk hediyemizdi bu ayı bizim.Ayıyla oynamayı bırakıp Azat'a sarıldım. "Teşekkür ederim."kollarını belime dolayıp beni kendine çekti. "Seni çok özlemişim.Şimdi daha iyi anladım."ona daha çok sarılıp "Ben de."dedim.
Babamın cenazesinde daha çok yakınlaşmıştık.Artık gıcıklık yapmak yerine ona sevdiğimi söylüyordum.Hayatımdan birileri eksilirken birileri katılıyordu. "Ve saat 12 oldu.İyi ki doğdun Prensesim."yumduğum gözlerimi açıp ne dediğini anlamaya çalıştım.Ah!bugün benim doğum günümdü değil mi?Ben bile unutmuşken o nasıl hatırlamıştı.Üstelik ben doğum günümü söylememiştim.
Durul söylemiştir kesin.Başka kim böyle zımbırtılarla uğraşır ki!!
Ondan ayrılıp "Ben bile unutmuştum."dedim.Bu çok tuhaftı. "Hatırlatmış oldum.İlk ben kutladım değil mi?"
"Evet ilk sen kutladın."
Bir an duraksadım ve içime bir acı düştü.Bu babamsız ilk doğum günümdü.Üstelik hep doğum günümü ilk o kutlardı..Bu düşünce yanklarımdan birkaç damla yaşın akmasına sebep oldu.
"Ne oldu?Yanlış bir şey mi dedim?"
"Hayır sadece babamı hatırladım.Bazen oluyor böyle şeyler.Ama teşekkür ederim.Hem ayı için hem de hatırladığın için."yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. "Aslında annene teşekkür etmek istiyorum."dedi.
"Neden?"
"İyiki seni doğurmuş."onun sözleri beni de güldürmüştü.Aslında doğru söylüyordu beni doğuran kişiye teşekkür etmem gerekiyordu.Yarın ilk işim annemi aramak olacaktı. "Yarın da burda mısın?"Belki burda olursa beraber bir şeyler yapabilirdik.Ne de olsa yarın sınavlarım bitiyordu. "Maalesef güzelim.Yarın sabah döneceğim."
Dönmesi beni birazcık üzse de belli etmedim.Beraber kutlayacağımız daha çok doğum günü vardı.
"Artık gitsen iyi olacak."dedim.Yanağımdan öpüp "İyi geceler."dedi ve arabasına binip gitti.Ben de eve geçip odama çıktım.Bu gece ayıma sarılıp uyuyacaktım.İyiki doğmuşum...Beni doğurduğun için teşekkürler anneciğim...
***
Sınavdan çıkınca derin bir nefes aldım.Hem sınavlarım bitmiş rahatlamıştım hem de sınav istediğim gibi geçmişti.Sorulan bütün sorular bildiğim konulardandı.Sonucun istediğim gibi olacağını bildiğim için çok mutluydum.Hemen annemi aradım.
"Tatlım nasılsın?Sınavdasındır diye arayamadım."annemin sesini duymak beni daha mutlu etmişti.
"Şimdi çıktım sınavdan anneciğim.Çok iyi geçti merak etme."
"Aferin sana kızım.Bu arada iyiki doğdun prensesim."doğum günü mesajlarım yavaş yavaş geliyordu.
"Teşekkürler anneciğim.Beni doğurduğun için."annem söylediklerim üzerine bir kahkaha attı. "Bir şey değil tatlım.Ama benim şimdi kapatmam gerekiyor.Bir hasta geldi."diyip telefonu kapattı.
Arkasından da abim bir mesaj yolladı.
Benim güzel kardeşim bugün doğmuş.İyiki de doğmuş.Seni seviyorum tatlım.İyiki varsın.
Mesajına cevap yazamadan Durul boynuma sarıldı.
"Yaşlandın artık çekirdek.Valla kabak çekirdeği oldun.Ama sen bununla kafanı yorma hadi alışverişe gidelim."
Onun bu deli dolu halleri beni daha çok neşelendiriyordu.Kimin umrunda ki yaşlanmak?Ben en güzel günlerini yaşıyorum.
"Neden alışverişe gideceğiz ki?"koluma girip beni peşinden sürüklemeye başladı. "Bizim bölüm bugün bir parti düzenliyor.Hani bahar da geldi ya o yüzden.Tek gitmeyeyim sen de gel."dedi ve bir taksi durdurdu.Garipti çünkü parti olacağı zaman bütün okulun etrafına afişler asılırdı.Belki de bunu öğrenciler düzenliyordur diyerek sormadım.Lüks bir mağazanın önüne geldiğimizde içeri girdik.Her tarafta şık abiyeler vardı.Hepsi benim tarzım olmayacak derecede şıktı.
Durul mağazanın içinde kaybolmuştu.Ne de olsa onların bölümünün partisiydi.Ben sadece misafir olacaktım.Bu kadar abartıya gerek yoktu.Durul yanıma geldiğinde elinde muhteşem bir elbise vardı.
Etek kısmı dizin bir karış üstündeydi ve arka kısmı yere kadar geliyordu.Tek omuzlu omuz kısmı beyaz fiyonktan oluşuyordu ve simsiyah bir elbiseydi. "Çok iddalı ama çok güzel."demekle yetindim.Durul abiyeyi bana uzatıp "O zaman denesene."dedi.Şaşkınlıkla ona baktım. "Ben neden deniyorum ki?"kolumdan tutup beni kabine doğru sürükledi.Bu kızın kesinlikle aklında problem vardı.Benim böyle bir elbiseyi giymeyeceğimi bilmesi gerekirdi. "Partiye sen de geliyorsun.Bütün kızlar şık olacak.Sen pantolon gömlek mi giyeceksin?Çok konuşma ve bu elbiseyi giy."kabinin kapısını kapatıp gitti.Partiyle yakından uzaktan bir ilgim yoktu.Bu kadar ağır bir elbiseyi giyip gitmek mantıksız geliyordu ama yine de denedim ve harika oldu.Abiye üzerime cuk diye oturdu. "Tamam bunu alıyoruz."
"Ama bu-"
"Bir kere de dediğimi yap be Mehir.Alıyoruz dediysem alıyoruz.
**
Partinin yapılacağı yere geldiğimizde ortalıkta kimseler yoktu.Genelde böyle partiler olduğunda etraf tıka basa dolu olurdu.Bu işte gerçekten bir gariplik vardı.
Parti şehir merkezinden biraz uzakta şık bir restorandaydı.Restorana geldiğimizde etraf kapkaranlıktı. "Sanırım elektrikler kes-"
"İyiki doğdun Mehir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
General FictionHerkes sevilmek, herkes âşık olmak ister. Peki, aşkı bulacağına inanır mı herkes? Kahramanlarından çok aşk hikâyelerini sevmez miyiz hep? Hayatta bazı şeyler çok değerlidir. Karşınızdaki insanın sizin içinizi görebilmesi... Kalbinizi dinleyebilme...