BÖLÜM 81-"Ne dersin?"

7.6K 319 8
                                    



Yol boyunca Azat kollarımın arasında uyumuştu.Büyükanne onun için çok değerli olmalıydı.Onu çok sevdiği her halinden belliydi.Kim bilir aralarında nasıl bir iletişim vardı?

Benim hiçbir zaman böyle bir büyükannem olmamıştı.Babaannem bir Savcıydı.Onun başarılı bir Savcı olduğunu ancak emekli olunca öğrenmiştim.Onunla çok konuşmazdık.Sadece arada sırada bayramlarda görüşürdük o kadar.Zaten anneannemi tanımıyorum bile.Onun hakkında bildiğim tek şey Karadeniz'in küçük bir balıkçı kasabasında yaşadığıydı.

Ama Azat'ın aralarında özenilecek derecede bağlı olduğu bir büyükannesi vardı.Babaannesini bile bu kadar çok sevmiyordu.

"Üzümlü kek!"yol boyunca sayıkladığı tek şey üzümlü kek olmuştu.Acaba canı üzümlü kek mi istemişti? Keşke ona üzümlü kek alabileceğim bir yer olsaydı.

Uçak havaalanına indiğinde Azat'ı dürtüklemeye başladım. "Azat!Hadi uyan geldik.Azat hadi uyan artık!!"omzumdan başını kaldırıp "Geldik mi?"diye sordu.Uyku mahmurluğu bile ona bu denli yakışıyordu.Başımı sallayıp "Geldik."dedim.

Bavulumuz bir tane olduğu için çok oyalanmamıştık.Aslında bu dönüş hiç içime sinmemişti.Fransa'yı biraz daha gezebilirdik.Üstelik daha Eyfel Kulesi'ni bile görememiştim.Sadece 2 tane şato gezebilmiştik.Ama büyükannenin sağlığı bizim gezmemizden daha önemliydi.Dönmemiz en iyisiydi.

Hemen bir taksiye bindik.Telefonumu çıkarıp "İstersen Viyan Anneyi arayayım.Hangi hastanede olduklarını öğrenelim."dedim. "Çok iyi olur.Sen konuş ben konuşmak istemiyorum."dedi.Viyan Anneyi arayıp açmasını bekledim.Üçüncü çalışta telefonu açtı.

"Efendim Mehir?"

"Viyan Anne biz geldik.Siz hangi hastanedesiniz?"Viyan anne içini çekti.Eminim o da annesini kaybetme korkusundan dolayı çok yıpranmıştır. "İpekyolu Hastanesindeyiz.Oraya gelin."dedi.Ben de şoföre hastanenin adını söyledim hemen. "Şey peki büyükanne nasıl?"sorum üzerine Azat'a bana dönüp diyeceği şeyi merakla bekliyordu. "Ameliyattan yeni çıktı.Şimdi yoğun bakımda.Hiçbir şey belli değil daha."Viyan Anne konuşurken bile hıçkırıklara boğuluyordu.Onu daha fazla üzmemek için telefonu kapattım.

"Nasılmış büyükannem?"

"İyiymiş.Ameliyattan çıkmış.Şimdi yoğun bakımdaymış.Merak etme Azat,büyükannen senin gibi güçlü bir kadındır eminim.O iyi olacak."diyerek onu rahatlattım.Rahatlamaya çok ihtiyacı vardı.Sevdiklerini kaybetmek dayanılacak gibi bir duygu değildi.Bu duyguyu ben çok iyi bilirim.Çünkü babamı kaybetmiştim.Onun acısı elbette katlanılabilir gibi bir acı değildi.Ama bir şekilde hayatımıza devam etmemiz gerekiyordu.Asıl canımı acıtan da buydu zaten.Onu unutup yaşamak kötüydü.Unutmak istemesen de unutuyorsun işte.

Gözlerim dolmaya başlamıştı bile.Azat'ın daha fazla üzülmesini istemiyordum.Üstelik bu üzüntüye dahil olmak bile istemiyordum.Gözlerimi silip "Üzümlü kek"dedim. "Üzümlü kek?"diye sorarcasına bana baktı. "Yol boyunca üzümlü kek diye sayıkladın.Eğer canın istediyse bir yerden alabiliriz."gülümseyerek bana baktı.Başını tekrardan omzuma yasladı. "Büyükannemle yaptığımız ilk ve tek yiyecek.Onunla beraber her gün yapardık."bu sözleri canımı acıtmaya yetmişti bile.Onunla paylaştığı anıları hatırlamak çok kötüydü.Yaşanmışlıkları silemiyordun.Geri de bıraktığın her şey ilk günkü tazeliğini koruyup aklına geliveriyordu işte.Bunlar da seni üzmeye yeterdi.

Taksi hastanenin önünde durduğunda hemen parasını ödeyip indi.Arkasından da ben hızla yürüdüm. "Adile Gürmen.Kaçıncı katta kalıyor?"kadın bilgisayara bakıp "4.katta 2.yoğunbakımda kalıyor efendim."koşarak merdivenlere yöneldiğinde ben de onu takip ettim.

Herkes bir köşeye oturmuş bekliyordu.Viyan Hanım hala ağlıyor,Şemmas Ağa onu sakinleştiriyordu.Azat yoğun bakımın camına yapışıp "Büyükannem iyi mi?"diye sordu.Ama hiç kimseden ses çıkmıyordu. "Büyükannem iyi mi?"bu defa bağırmıştı.Ah Azat!seni böyle görmek beni çok üzüyor.Sevdiklerini kaybetmek dayanılmayacak kadar büyük bir acı.Ama ben,bu acıyı senin yaşamanı istemiyorum.

"Bilmiyoruz.Doktorlar kesin bir şey söylemiyor."Çağan Azat'ın yanına gelip omzunu sıktı. "Sen güçlüsün Azat.Büyükannen böyle olmanı istemezdi.Kendini topla."dedi.Azatsa hiçbir şey demeden öylece duruyordu.

Yoğun bakımdan çıkan doktorların anlaşmış gibi aynı şeyleri söylemeleri çok sinir bozucuydu.Hastane git gide kalabalıklaşıyordu.Annem "Gazellere söylemeyin bir şey.Daha balayındalar keyifleri kaçmasın."deyince herkes anneme döndü.Viyan Hanım elindeki peçeteyle oynamayı bırakıp "Çok haklısın dünürüm.Kimse bir şey söylemesin onlara."diyerek annemi onayladı.Haklılar da.Sonuçta daha hiçbir şey belli değil.Büyükannenin hayati tehlikesi yoktu.

Hastane kokusu beni boğuyordu.O yüzden biraz dışarı çıkmaya karar verdim.Bahçede bir banka oturdum.Hemen yanıma Durul geldi. "Dışarı çıkmanı bekliyordum bende.Soramadım herkesin içinde.Fransa tatili nasıl geçti?"heyecanla yüzüme bakıyordu.Bu kızda gerçekten anormal bir şeyler var.Normal değil. "Şu durumda bile bizim tatilimizi mi düşündün?"oldukça normal bir şeymiş gibi omuz silkti.

"Tanımadığım bir kadın için yas tutmamı bekleme.Hem kötü bir şey demedim ki ben."

"Yas tut demiyorum leblebi."yüzünü buruşturup "Leblebi?"dedi. "Yani leblebi kadar küçük beynin var demek istiyorum."diyerek açıklama yaptım.Bana iğrenir gibi baktı.O sırada da annem yanımıza geldi. "Kız sizin Fransa tatili nasıl geçti?"artık ben diyecek bir şey bulamıyorum.Niye merak ediyorlar bu kadar bizim tatilimizi? Ya da şöyle sorayım;Ne dememi istiyorlar?

"Niye bu kadar çok merak ediyorsunuz?Sıradan bir tatildi.Zaten büyükanne hastalanınca hemen geldik."

"Sizin de tatiliniz mahvoldu."deyince annem oturduğum yerden bir hışım kalkıp "Tövbe tövbe!Şimdi günaha sokacaksınız beni."deyip içeri girdim.Herkesin derdi farklı,bunların ki apayrı.

Öfkeyle 4.kata çıktığımda Azat yere çömelmiş öylece oturuyordu.Onu görünce öfkenin zerresi kalmadı içimde.Yerini sadece şevkate bıraktı.Ben de yanına gidip oturduğum da bana baktı. "Mehir.Büyükannem uyandı."dedi.O an nasıl mutlu oldum anlatamam. "Bu çok güzel bir haber."zorla gülümsemeye çalıştı. "Uyandı ama kimseyi hatırlamıyor."gözlerinden tekrardan yaşlar süzüldü.Küçük bir çocuk gibiydi Azat.İçindeki büyük adamı saklayıp küçük çocuğu çıkarmıştı. "Ona üzümlü kek yapmaya ne dersin?"    

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin